İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, TBMM’ye sunulan Maden yasa tasarısına karşı Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde açıklama yaptı. Açıklamaya Karabağlar Belediye Başkanı Helin Kınay da katıldı. TBMM’ye sunulan yeni yasa teklifi zeytinlikleri hedef alıyor. Maden kanunu düzenleme teklifine göre belirli zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetleri gerçekleşebilecek. Yasa tasarısı ile Zeytincilik Kanunu’nun 20. Maddesinin işlevsiz duruma getiriliyor. Madde 20’ye göre “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.” Yani zeytinliklerin çevresinde maden ocağı açılamaz, işletilemez.
Yapılan açıklamada, bu tasarının sadece hukuki bir düzenleme değil, aynı zamanda doğrudan bir talan planı olduğu vurgulandı. Tasarının, zeytinlikler, meralar, hayvancılık alanları ve doğal yaşamı yok edecek biçimde hazırlandığı belirtilerek, ülkenin yer altı ve yerüstü varlıklarını birkaç şirkete teslim etmeyi hedeflediği ifade edildi. Kanun teklifiyle; madenler, Cumhurbaşkanlığına bağlı atanmış bir kurulun kararlarıyla yönetilecek, TBMM’nin denetim yetkisi fiilen ortadan kaldırılmış, yargı denetimi etkisizleştirilmiş, tüm izin süreçleri tek merkezli bir sisteme devredilecek. Katılımcılar “Zeytin yaşatır madenler öldürür”, ” Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “AKP yasanı al başına çal”, “Havama, suyuma toprağıma dokunma”, “İnsana hayvana yer yüzüne özgürlük” sloganlarını attı.
Basın Açıklamasını İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Seha Yüksel okudu.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“Bu Topraklar Satılık Değil, Bu Talan Düzeni Kabul Edilemez!
13 Haziran 2025 tarihinde TBMM’ye sunulan yasa teklifi, sadece hukuki bir düzenleme değil; doğrudan doğruya bir talan planıdır. Bu teklif, ülkenin yer altı ve yer üstü varlıklarını birkaç şirkete teslim eden, halkı, yerel yönetimleri ve doğayı yok sayan, sermayeye sınırsız imtiyazlar tanıyan bir yağma rejiminin yasal kılıfıdır.
Kanun teklifiyle birlikte:
Madenler, artık halkın değil, Cumhurbaşkanlığına bağlı atanmış bir kurulun kararlarıyla yönetilecektir. TBMM’nin denetim yetkisi fiilen ortadan kaldırılmış, yargı denetimi etkisizleştirilmiş, tüm izin süreçleri tek merkezli bir sisteme devredilmiştir.
Zeytinlikler, meralar, ormanlar şirketlere açılmakta; tarım, hayvancılık ve doğa yok sayılmaktadır.
Stratejik madenler ve nadir toprak elementleri özel şirketler aracılığıyla yabancı sermayeye devredilebilecektir. Bu, sadece ekonomik değil, ulusal güvenliğimizi de tehdit eden bir durumdur.
0Belediyelerin planlama ve ruhsat yetkileri gaspedilmiş, yerel halkın söz hakkı yok edilmiştir.
Yargı kararları etkisizleştirilmiş, geçici madde adı altında şirketlere kalıcı ayrıcalıklar tanınmıştır.
Kamu kaynakları, ekosistemler ve yaşam alanlarımız şirketlerin kârı için pazarlık konusu haline getirilmiştir.
Bu yasa geçerse,madencilik adı altında ormanlar kesilecek, sular kuruyacak, köylü yerinden edilecek, zeytinlikler dozerlerle yok edilecek, ülkenin değerli madenleri sermayeye peşkeş çekilecektir.
Bu bir kaynak yönetimi değil, bir yağma ekonomisidir.
Bu bir enerji politikası değil, bir sömürü düzenidir.
Bu bir yasa değil, bir tahakküm ve talan rejiminin kodlarıdır.
Bizler, Emek ve Demokrasi Güçleri olarak açıkça ifade ediyoruz:
Bu yasa halkın değil, şirketlerin çıkarını savunmaktadır.
Bu yasa doğayı değil, sermayeyi korumaktadır.
Bu yasa hukuk değil, iktidar güdümlü yağmadır.
Tüm yurttaşları, meslek örgütlerini, çevre hareketlerini ve yerel yönetimleri bu talan yasasına karşı durmaya çağırıyoruz.
Doğamıza, suyumuza, toprağımıza sahip çıkmak için susmayacağız.
Toprak biziz, maden biziz, gelecek biziz!
Talanı durduracağız. Yaşamı savunacağız!”