SEBAHATTİN BEYAZ

SEBAHATTİN BEYAZ   (1958-11.04.2018)

Yitirdiğimizde tam altmış yaşındaydı. 90 gün boyunca Haydarpaşa Numune hastanesinde tedavi görüyordu, Şeker hastalığı bütün vücudunu sarmış, bir bacağı diz kapağının altında kesilmiş, diğer ayağının kesileceği günü bekliyordu.

Kesilen ayağı, defin işlemleri yapılarak 1997 yılında ölen annesinin yanına gömülmüştü. Kız kardeşi Zeliha 90 gündür başında bekliyordu, koltukta uyumaya çalışıyordu. 11 Nisan 2018 günü sabah 06 da doktor ölüm haberini bildirdi. Bir taraftan şeker hastalığı, bir taraftan iki böbreksiz diyalizle yaşam vücudunu dirençsiz hale getirmişti, ama yine de 90 gündür hayata tutunmaya çalışıyordu.

Babası Köy Enstitüsü mezunu demokrat bir öğretmendi, ilk görev yeri Kırklareli Pınarhisar ilçesiydi. Sebahattin de 1958 yılında burada dünyaya geldi. Daha önce iki kardeşi dünyaya gelmiş ancak yaşamamış, Sebahattin’in doğumundan önce yaşamları sönümlenmişti. Pınarhisar’dan sonra babasının Balıkesir’e tayini çıktı. Baba her yıl farklı bir köye giderek eğitim veriyordu. 1960 yılına kadar gittiği köylere aileyi de götürüyor, her yıl farklı bir köyde yaşıyorlardı. Nitekim diğer kardeşlerden Selahattin ve Zeliha bu köylerde dünyaya geldi. Tek maaşlı üç çocuklu bir ailenin çocuğu olması daha küçük yaştayken yokluğu, yoksulluğu, yaşadıkları köyler, beldeler de toprak emekçilerinin, halkın yokluğunu yoksulluğunu görmesini sağladı. Bu yaşam ileriki yaşamındaki siyasal eğilimini belirlemesinde belirleyici oldu.

1969 yılında anne ve 3 çocuk babanın memleketi olan Rize ili Pazar ilçesinde bir Laz köyü olan Aktaş (Xunar) da yaşadılar, o yıl baba aileden ayrı Balıkesir’in köylerinde görevine devam ediyordu. Köyde yaşam sürerken 4.kardeş Fatma dünyaya gelmişti. Köyde tek odada ailenin bütün bireyleri yaşam sürdürürken Sebahattin Pazar ilçesinde Ortaokula başladı. 1970 yılında ise baba il merkezinde ev kiralayıp bütün aileyi Balıkesir’e getirdi ancak, görevi gereği hafta başı köye gidip hafta sonu eve gelebiliyordu. Bu süreç devam ederken Sebahattin’in Balıkesir’de lise yılları başladı. Lise yıllarında okul arkadaşları ile ilişkisi okul dışında da devam ediyordu. Deniz Gezmişler’in idamı üzerinden henüz  üç yıl geçmiş ama Sebahattin’in üzerindeki etkisi silinmemişti.

Lise yıllarında gerek okul gerekse okul dışındaki arkadaşları ile haftalık “Halkın Kurtuluşu “gazetesi okumaya başladılar. İlk bağlantı, örgütlenme böylelikle başlamış oldu. Gençler 26 Evler Mahalle kahvesinde toplanıyorlar, gazete okuyorlar, genellikle birlikte zaman geçiriyorlardı, değişim çok hızlıydı, çok hızlı çoğalıyorlardı. Lise öğreniminden sonra Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü’ne kayıt yaptırdı.

Balıkesir  “Necati Eğitim Enstitüsünde” il dışından getirilen faşist çeteler okullara yerleştirilmiş, demokrat devrimci öğrencilerin okumasına izin vermiyorlardı. Bu süreç Balıkesir’de anti faşist mücadele ile geçti, Necati Eğitim Enstitüsündeki işgal kırılarak devrimci öğrenciler okula devam ederken, Balıkesir işletmecilik yüksek okulunda örgütlenme hızla ilerliyordu. Halkın Kurtuluşu gazetesi, ilerleyen sayılarda sadece haber değil aynı zamanda teorik yazılarla örgütlenmenin gelişimini ve disiplinini sağlıyordu.

Liseli yıllarından itibaren Sebahattin Halkın Kurtuluşu yolunda bağımsızlık demokrasi ve sosyalizm mücadelesine katıldı. Balıkesir’de YDGD kurucuları arasında yer alarak  YDGD’nin  kapatılmadan önceki başkanlığını  da yaptı.

12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin hemen sonrasında Balıkesir’de ilk gözaltına alınanlar arasında yer aldı. Uzun süre emniyette işkence gördü, 60 günlük işkence sonrası yargılanma süreci önce Balıkesir daha sonra Buca Cezaevi’nde tutuklu olarak devam etti. Dava sonucu 6 yıl ağır hapis cezası ve 2 yıl Rize ili Pazar ilçesinde gözetim altında tutulma, o dönemdeki anlatımla “sürgün” cezası aldı.

Gözetim süreci sonrası Balıkesir’e gelerek bir süre yaşamına devam etti, daha sonra İzmir ili Selçuk ilçe garajında bir büfe işletmeye başladı. Bu süreçte annesi, babası ve iki kız kardeşi de yanına gelerek yaşamlarını birlikte sürdürdüler. Daha sonra uzun süre Balıkesir’in  Altınoluk beldesinde değişik işlerde çalışarak  yaşamını sürdürdü.

2010 yılında böbrekleri artık çalışmaz hale gelmişti. Diyaliz ile makineye bağlı süreç başladı. Bu süreçte malulen emekli oldu. 2014 yılında kendi başına yaşama olanağı kalmadığından kardeşleri onu yaşadıkları İstanbul’a getirerek yaşamı birlikte sürdürmeye başladılar. Böbrek yetmezliği dışında şeker hastalığı da iyice vücuduna tutsak almıştı. Uzun süren yaşam mücadelesi 11 Nisan 2018 de son buldu.

Cenazesi  yoldaşlarının  omzunda  İstanbul  Nakkaştepe Mezarlığı’nda annesinin yanına gömüldü.

Sevgi, saygı ve özlemle..

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.