TARİHTE FAŞİZME KARŞI MÜCADELE VE MAYIS AYI – KAMBER ATEŞ İLE SÖYLEŞİ
| SÖYLEŞİYE DAVET!
08 MAYIS 2010 CUMARTESİ günü gerçekleştireceğimiz “TARİHTE FAŞİZME KARŞI MÜCADELE VE MAYIS AYI – KAMBER ATEŞ İLE SÖYLEŞİ” başlıklı konferansa davetlisiniz. |
Konuşmacı : Kamber ATEŞ
Tarih/Saat : 08 Mayıs 2010 Cumartesi / 17.00
Yer: Kıbrıs Şehitleri Caddesi – Türkan saylan Kültür Merkezi – Benal Nevzat Salonu
??PALET ALTINDA??
‘Önce şarkılar susturuldu
Notalar palet altında can çekişirken”
Havaya doğru sıkılmış
öfkeli yumruklar
Kurşun tırpanlarıyla biçildi.
Ve yumruklar..
Dolu yemiş başaklar gibi
düşürülürken toprağa
Gebe karanlıkların gizeminde
habersizce insanlar asıldı
kabuksuz ağaç başlarına?
Evet… Bu mısraları Mamak Cezaevi’nin bir hücresinde yazmıştım. Az sayıdaki şiirlerimden biridir? Gününü, ayını, saat ve tarihini de yazmıştım o zamanlar. Lakin zaman o zaman… Mahkemem sürüyor… İdamdan yargılanıyorum. Ne olacağım belli değil. İdamlar başlamış. İdamlıklar önceden mektuplarını yazıyor bir yerlerde saklıyorlardı. Ben de az sayıdaki şiirimi bir yerlerde sakladım, tıpkı idamlıklar gibi… Günü geldiğinde kendimle birlikte çıkarttım, ama tarihlerini silmek zorunda kaldım.
Zaman zaman dönüp okurum o satırları…
Gözlerim dolar…
O anlar?
O zamanlar… |
| Mamak Cezaevi?nden ikinci kez Ankara Emniyetine götürülmüş, DAL denilen özel yerde sorgulanıyordum. Yıl 1980. Aylardan Ekim… Bir gün işkenceci, elinde Hürriyet gazetesi ile sorgu odasına geldi. Bak, dedi şu gazeteye. Baktım. Necdet ADALI idam edilmiş. İlk idamı o loş karanlık dehlizde ‘PALET ALTINDA ‘ can çekişirken duymuştum. Bir aylık sorgudan sonra Mamak cezaevine geri götürüldüm.
Daha yaralarım iyileşmeden, kendime gelemeden ERDAL EREN’in idamını duydum. Duydum diyorum, çünkü her şey yasaktı. Biz haberleri ancak ya ziyaretçilerimizden ya da askerlerin kendi aralarındaki fısıltı ve davranışlarından alıyorduk. Sonrasında Erdal’ın önceden yazıp sakladığı ‘SON MEKTUP’u geldi.
Mamak’ın o zulüm günlerinde her şart altında bu az sayıdaki şiirimi sakladım. Hücremde şiir saklarken anlaşılmasın diye ‘İNSANLAR? yerine ?YAPRAKLAR’ diye yazmıştım.
Aslında orijinali ‘YOLDAŞLARIM’dı. Çünkü her anlaşılır satırın bir büyük bedeli vardı. Şiir Mamak?ta iken o kelime ?yaprak?tı. E Tipine geçtikten sonra İnsanlar; tahliye olup eve geldiğimde şiir ilk orijinal hali olan Yoldaşlarım’a döndü..
Evet…
Biz devrimciydik. İmkânsızlıkları başarırdık. Bütün 78’liler bunu bilir. Darbeciler de bilir. Darbeciler ile onun uygulayıcıları buna kaç kez tanık oldular. Ne çok korkarlardı bizden. Yüzümüze açıkça ”size güven olmaz. Siz toz şekere bile yazı yazarsınız” diyorlardı. Evet, toz şekere de yazı yazıyorduk, mors alfabesiyle zindanın en ücra yerine de haber gönderiyorduk. Sizler yüzde 99,9?luk tedbirler alıyordunuz. Bize kalan % 0,1?likle yüzde yüzlük firarlar çıkartıyorduk.
Biz böyle bir kuşaktık.
Biz sadece cezaevlerinde imkansızlıklarla baş etmedik.
Sizler bize darbe yapmadan önce de bizler bulunduğumuz her yerde imkansızlıkla baş ettik. Şöyle dönüp 70-80 arasına bakın. Bu ülkede o dönem herkes YURTTAŞ?tı. Hiç kimse kendini etnik dinsel ya da mezhepsel bir kimlikle ifade etmiyordu. Sizlerin bölücü psikolojik harekât ve katliamlarınıza rağmen herkes mermerden birer yurttaştı. Çünkü bizler gerilikle- gericilikle mücadele ediyor, bağımsız demokratik bir Türkiye?nin oluşmasına katkı sunmaya çalışıyorduk. O dönem, hangi hocanın hangi dedenin esamisi okunuyordu. Şimdi paletlerinizle ezip nadaslayıp sürdüğünüz bu güzelim coğrafyada boy boy hacı-hoca, dede, şıh fışkırıyor? Ağalar ağalıktan neredeyse feragat ediyorlardı. Ki, sizler imdadına yetiştiniz. Yetişmekle kalmadınız, aşiretlerini genişletip silahlandırdınız…
Tarih tanıktır.
Bu coğrafyada dişimizle tırnağımızla çıplak bedenimizle aydınlanma iklimini bu denli bizler tattırdık bu yurda…
Darbeyi yaptınız. Cunta şefi Evren?in 80?li yıllarda elde Kuran ?İslamiyet toplumsal bütünlüğü sağlamada en büyük etken? vaazları; bugün ülke zemininde boy verip yeşerdi. Yeşeren bu tohumlar kuluçka devresini de tamamlayarak halihazırda yaşadığımız güncel sorunlardaki yeni değişimin sancılarına bıraktı.
Sonuç?
Sonuç ortada?
Dünün tescilli darbecilerini yargılamayanların bugünün darbecileri ile de hesaplaşamazlar.
Unutulmasın ki hiçbir darbeci ezilenlerin vicdanında affa uğramadı.
Uğramayacak da!.. |