İzmir Kadın Platformu’ndan Diyanet hutbelerine ve iktidar politikalarına tepki: “Haklarımızdan, özgürlüğümüzden vazgeçmeyeceğiz!”

İzmir Kadın Platformu, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya gelerek “Hayatlarımıza sahip çıkıyoruz, medeni haklarımızdan vazgeçmiyoruz” yazılı pankart açtı ve basın açıklaması yaptı. Kadınlar  “Yaşasın kadın dayanışması”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Jin jiyan azadi”, “Kadın yaşam özgürlük” sloganlarını attı. Kadınlar, iktidarın kadınların kazanılmış haklarına ve yaşamlarına dönük saldırılarını, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın son aylarda verdiği hutbeleri ve iktidarın ekonomik-sosyal politikalarını hedef aldı.

Hutbelerden kadınların haklarına saldırı

Platform, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın son aylarda camilerde verdiği hutbelerin kadınları hedef alan içeriklerle toplumu gerici bir çizgide yönlendirmeye çalıştığını belirtti.

27 Haziran 2025 tarihli hutbede, kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi sürecinde insanca yaşama talepleri, “kamu hakkına el uzatmak” olarak yorumlandı. Hutbede, “kamuya ait işleri yavaşlatmanın günah olduğu” iddia edilerek işçilerin grev ve hak arama mücadeleleri hedef alındı.

1 Ağustos hutbesinde, kadınların giyim tarzı gündeme getirilerek “modacılar ve medya çevrelerinin çıplaklığı özendirdiği, örtünmeyi değersizleştirdiği” savunuldu. Estetik operasyonlar “şeytanın oyunu” olarak nitelendi, dövmenin haram olduğu bildirildi.

8 Ağustos hutbesinde, vatandaşlara “otele değil, köyünüze gidin” çağrısı yapıldı. “Lüks ve israfın zirve yaptığı, helal ve haram hassasiyetinden uzak tatil anlayışının dinimizde yeri yoktur” denildi. Ancak hemen ardından Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kızı Feyza Erbaş’ın babasının BMW marka lüks aracının anahtarlığını paylaşması, çocuklarının yurt dışı tatilleriyle övünmesi büyük tepki topladı.

15 Ağustos hutbesinde ise bu kez kadınların miras hakkı hedefe kondu. “Kız çocuklarının Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır” denilerek kadınların miras hakkı tartışmaya açıldı.

Kadın Platformu, bu hutbelerin yalnızca dini yorum değil, doğrudan anayasal eşitlik ilkesine saldırı niteliği taşıdığını vurguladı.

“Orta Vadeli Program bize daha çok yoksulluk vadediyor”

Basın açıklamasında hükümetin ekonomik politikaları da sert sözlerle eleştirildi. İktidarın hazırladığı Orta Vadeli Program’ın işçilere ve emekçilere daha fazla yoksulluk, esnek çalışma ve sömürü dışında bir şey sunmadığı kaydedildi. Kadınlar, “Çocuklarımız iş cinayetlerinde ölüyor, işe giderken katlediliyor. Bize ölüm ve yoksulluktan başka bir şey vermeyen bu düzeni ancak mücadelemizle değiştireceğiz” dedi.

“Hutbelerle hayatımız denetleniyor”

İzmir Kadın Platformu, her cuma minberlerden yükselen sözlerle kadınların yüzyıllardır mücadele ederek kazandığı hakların hedef alındığını söyledi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kadınların miras hakkı tartışmaya açılıyor, giyimi üzerinden hedef gösteriliyor.

Camilerde hutbeler okutularak kadınların yaşamı denetlenmeye çalışılıyor. Sokaklarda her gün bir kadın öldürülüyor; fabrikalarda, ofislerde, atölyelerde kadınlar tacize, mobinge, eşitsizliğe maruz kalıyor. Ama biz kadınlar, bu karanlığa teslim olmayacağız. Yıllar süren mücadeleyle kazandığımız haklarımızdan, özgürlüğümüzden bir adım geri çekilmeyeceğiz.”

“Mirasımızı, bedenimizi, emeğimizi kimseye bırakmayacağız”

Platform, kadınlara yönelen şiddetin, miras ve beden üzerinden kurulan denetimin, işyerlerinde süren taciz ve mobbingin bireysel değil örgütlü bir zihniyetin ürünü olduğuna dikkat çekti. Açıklamada şu ifadeler öne çıktı:

“Miras hakkımızı gasp etmeye kalkanlara, kıyafetimizi bahane ederek bedenimizi denetlemeye çalışanlara, hutbelerle eşitliğimizi yok sayanlara, fabrikalarda tacizi ve mobingi görmezden gelenlere karşı her yerde ayağa kalkıyoruz. Yaşam hakkımız pazarlık konusu değildir. Miras hakkımız, emeğimiz, bedenimiz ve özgürlüğümüz kimsenin fetvasına, patronun keyfine, gerici düzenin kurallarına teslim edilmeyecek!”

“Devlet kurumları kadınların haklarını hedef alıyor”

Basın açıklamasında iktidarın farklı kurumlarının kadınların haklarını hedef alan uygulamaları da detaylandırıldı.

Sağlık Bakanlığı, sezaryen doğumları fiilen engelleyerek kadınları vajinal doğuma zorluyor.

Milli Eğitim Bakanlığı, MESEM projeleri ile çocuk işçiliğini meşrulaştırıyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kadınların güçlendirilmesi için günlük yalnızca 38 kuruş ayırırken evlilik kredileriyle aileyi güçlendirmeyi hedefliyor.

Adalet Bakanlığı, artan kadın cinayetlerine karşı önleyici yasaları uygulamak yerine cezasızlık politikaları ile failleri cesaretlendiriyor.

Diyanet’in ise geçmişten bugüne hutbeleri ve fetvalarıyla kadın-çocuk-LGBTİ+ düşmanlığını tırmandırdığı vurgulandı.

Talepler net

Kadın Platformu’nun talepleri ise şu şekilde sıralandı:

Kadına yönelik şiddete karşı yasalar etkin olarak uygulansın.

Nafaka, boşanma ve miras hakkına yönelik saldırılara son verilsin.

Kürtaj ve sezaryen üzerindeki fiili yasaklamalar kaldırılsın.

ILO 190 uygulanmaya başlansın.

Açıklamanın sonunda kadınlar, “Ne sizin kadın düşmanı yasalarınızı tanıyoruz ne de hutbelerinizi! Bizi hapsetmeye çalıştığınız kutsal aile düzeninize sığmıyoruz. Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz, özgürlüğümüz için mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz” mesajı verdi.

 

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.