KESK Eğitimsen 2 Nolu Şube: Artık yeter, sömürüye, zulme, baskıya, faşizme son!

Kesk-Eğitim-Sen 2 No’lu Şube  oturma eyleminin  316.  haftasında; Gazetecilere uygulanan baskıyı,  toplumun gerçeklere ulaşmasını engellenmesine,  gazetecilerin  tutuklamasına ve hukuki hiçbir dayanağı olmadan İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi için açılan davadan sonra İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Fırat Epözdemir tutuklanmasını , birçok ünlü ismin menajerliğini yapan Ayşe Barım’ın 1 Haziran 2013’te Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm ülkeye yayılan eylemlere ilişkin oyuncuları yönlendirdiği gerekçesiyle tutuklanmasını ve yerel yönetimlere kayyım atanmasını protesto ederek,  KHK hukuksuzluğuna, adaletsizliğe karşı,   eşitlik, özgürlük, demokrasi, hak ve adalet  taleplerini  belirten basın açıklamasını Karşıyaka Çarşı girişinde  yaptı.

Basın açıklamasını Eğitim-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Zeliha Danyeli okudu.  Açıklamanın tamamı şöyle:

 

Direnişimizin 316. Haftasında, KHK hukuksuzluğu ile ihraç edilen, işlerinden uzaklaştırılan arkadaşlarımız için bir aradayız. Emekten, barıştan, demokrasiden yana olduğumuzu haykırmak  ve hukuksuzluklar son bulsun demek için buradayız.

Bizler, devletin ve sermayenin mutlak iktidarına, toplumun ve doğanın talan edilerek nesneleştirilmesine, insanın ve toplumun güvencesiz kılınmasına, piyasanın dokunulmazlık zırhına büründürülmesine, yaşam alanlarımız üzerinde denetim kurulmasına karşı emek ve demokrasi mücadelesini bir arada yürütmeyi esas almaktayız. Sermayeden ve devletten bağımsız sendikacılığı savunmakta, söz-yetki-kararı gerçek sahipleri olan emekçilere, halklarımıza verilmesi mücadelesini yürütmekteyiz. Eşit ve özgür yurttaşlığı anayasanın esası olarak gören, düşünce ve ifade özgürlüğünü, bilimselliği, laikliği vazgeçilmez ilke olarak kabul eden, farklılıklarımızla birlikte yeni bir yaşamı inşa eden bir anlayışı savunmaktayız.

Türkiye’ de demokrasiden söz etmek mümkün değil . Emek, barış ve demokrasiden yana emekçilerin arzusu olan demokratik eşitlikçi bir anlayıştan giderek uzaklaşıldığı görülmektedir. Bu tekçi ve otokratik rejimin kendini inşa etme süreci, ülkedeki tüm kesimleri kapsayan, herkesin yaşamına müdahale etmeyi kendinde hak gören bir biçimde şekillenmektedir.

İktidarın toplumsal muhalefeti bastırma ve sindirme aracı haline getirdiği yargı eliyle, sendikal faaliyetlere, basın emekçilerine, emek ve meslek örgütlerine yönelik saldırıları devam ediyor. Basın emekçilerine ve kurumlara uygulanan baskı gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Gazetecilere uygulanan baskı, halkın haber alma hakkına yapılan bir saldırıdır. Toplumun gerçeklere ulaşmasını engellemektir. Diğer taraftan neredeyse her gün bir gazetecinin tutuklama haberi ile uyanır olduk. Her hafta gazetecilere davalar açıldığına şahit olduk. İletişim çağında basına sansür uygulanması, gazetecilere görevini yaptığı için soruşturma açılması kabul edilemez!

Hukuki hiçbir dayanağı olmadan İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi için açılan davadan sonra İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Fırat Epözdemir tutuklandı. İstanbul Barosu’na yönelik hukuki dayanaklardan yoksun bu saldırılar tüm emek-meslek örgütlerine, odalara, sendikalara ve demokratik kitle örgütlerine bir gözdağı verme amacı taşımaktadır. KESK olarak İstanbul Barosu’nun bu hukuksuzluğa karşı mücadelesinin sonuna kadar yanındayız.

Birçok ünlü ismin menajerliğini yapan Ayşe Barım 1 Haziran 2013’te Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm ülkeye yayılan eylemlere ilişkin oyuncuları yönlendirdiği gerekçesiyle tutuklandı . Gezi Parkı direnişine destek oldukları sebebiyle birçok ünlü ismin ifadelerine başvuruluyor. Öncelikle, 1 Haziran 2013’te başlayan Gezi direnişinde hak ve özgürlüklerinin tek tek ellerinden alınmasına karşı milyonların demokrasi, eşitlik, özgürlük ve adalet talebiyle bir araya geldiğini hatırlatıyor ve hiçbir iktidarın terör, darbe, dış güçlerin oyunu iddialarıyla Gezi direnişini lekelemeye gücünün yetmeyeceğini ifade ediyoruz! Demokratik değerlerin hiçe sayıldığı, adaletin esamesinin artık okunmadığı, faşizmin yaygınlaştığı bir ülkede yaşamak istemeyen muhalif bütün kesimlere yönelik sürdürülen korku, sindirme ve baskı politikalarına son verilmeli; gözaltılar, tutuklamalar serbest bırakılmalıdır!

Halk iradesine yapılan darbe süreci devam ediyor. Tüm demokratik hakları birer birer ortadan kaldıran siyasal iktidar, seçimde kazanamadığı yerlere ya kayyum atıyor yada rakiplerini yargı eliyle cezalandırmaya devam ediyor!Hakkari, Mardin, Batman, Dersim, Esenyurt, Akdeniz, Halfeti, Beşiktaş, Bahçesaray ve bugün de Siirt. Sandıkla kazanamadıkları seçimlerin sonuçlarını tanımayacaklarını bu antidemokratik uygulamalarıyla her defasında açık açık ilan ediyorlar. Hedef açıktır. Toplum iradesinin gasp edilmesine alıştırılmak, kayyum darbeleri olağan hale getirilmek istenmektedir. KESK olarak bu hukuksuzluklara alışmayacağımızı bir kez daha vurguluyoruz. Hukuk dışı yollarla baskı ve zor yöntemleriyle halkın iradesinin gasp edilmesine son verilmeli, seçilmiş Belediye Başkanları derhal görevine iade edilmelidir.

Adeta fetvalar ile yönetiliyoruz da diyebiliriz; Bir gecede çıkarılan KHK’larla yaratılan anti-demokratik tavır toplumun farklılıklarının ve taleplerinin görmezden gelinerek kendi anlayışlarına göre yeniden inşa çabasından başka bir şey değildir. Türkiye’de KHK lar sonrası yaşananlar yalnızca işlerinden alıkonulan tecrite uğrayan kamu emekçilerini ve yakınlarını etkilememiştir aynı zamanda korku iklimi yaratılarak toplumun muhalif kesimi tarafından tecrübe edilen bu kanunsuzluklar geniş perspektiften bakıldığında büyük bir mağdurlar toplamı yaratmaktadır. Bu koşullarda hak, hukuk, vicdan ve adalet arayışına girmek ancak ve ancak demokrasiden yana olan güçlerin ortak mücadelesiyle mümkün olacaktır.

Artık yeter, “ korkuya, sömürüye, baskıya, faşizme geçit yok” diyen milyonların sesi olmaya; barış içinde, eşit, özgür, insanca yaşanabilecek bir ülke ve dünya için mücadeleyi sürdürmeye, halkın, emeğin haklarını savunmaya devam edeceğiz!

Er ya da geç biz kazanacağız!  Birleşe, birleşe kazanacağız!  Birlikte kazanacağız!  Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!  Yaşasın KESK!” 

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.