Bugün, insanlık tarihi boyunca yaşanan savaşların, katliamlara, yıkıma, büyük acılara yol açtığı İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı gün olan 1 Eylül.
1939 Yılında Hitler faşist diktatörlüğünün Polonya’yı işgal ettiği, milyonlarca insanın ölümüne yol açan 2. Dünya savaşının başladığı tarih..
Milyonlarca insanın yaşamını yitirdiği emperyalist paylaşım savaşının bir daha asla yaşanmaması için dünyanın pek çok yerinde ve ülkemizde, işçiler, emekçiler, halklar, emperyalizme, savaşa, faşizme ve her türden gericiliğe karşı bugün ayağa kalkıyor, işgalin, sömürünün olmadığı, adaletli, barış içinde, hak eşitliği temelinde kardeşçe yaşayacakları ortaklaşmacı, dayanışmacı bir düzeni talep ediyorlar.
Bugün dünyamızda bölgesel çatışmalar, iç savaşlar, bütün şiddetiyle sürüyor. Başta ABD emperyalizmi olmak üzere, emperyalist devletler arasındaki çatışmalar derinleşiyor. Devrimci demokratik güçler, emperyalist güçlerin çatışmalarının işçilere, emekçilere, kadınlara, çocuklara kan ve gözyaşı, tecavüz getirdiğini ve ağır acılara, kayıplara yol açtığını biliyor, görüyor; emperyalist devletlerin faşist diktatörlüklere ve iç gericiliklere karşı politik manevralarını izliyor, halklara ve milletlere saldırıya, kuşatmaya, ambargo uygulamaları, tehditlere karşı mücadele ediyorlar.
Dün olduğu gibi bugün de emperyalist devletler ekonomik ve siyasal yayılmasını güçlendirmek ve uluslararası sermayenin karını arttırmak için halklar arasındaki çatışmaları körüklüyorlar. Dil, din,mezhep, renk, etnik kimlik, ulusal köken farklılıkları kışkırtarak bölgesel çatışmalar, iç savaşlar oluşturuyor ya da koşullarını hazırlıyorlar. Halklar ve milletler savaş kıskacı içerisine alınmıştır. Bölgesel çatışmalar, vekalet savaşları, iç savaşlar büyük göçlere, açlığın yoksulluğun derinleşmesine, büyük adaletsizliklere, tüm ezilenlere, kadınlara ve ezilen halklara yönelik şiddetin artmasına ve savaş-çatışma bölgelerinde ekolojik yıkımlara, büyük kayıplara ve acılara yol açmaktadır.
Emperyalist güçler arasındaki hegemonya ve paylaşım kavgası, yayılmacı politikalar coğrafyamızı fiilen savaş alanına çevirdi. Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş iki yıldır tüm şiddetiyle sürüyor. Dünya jandarması NATO, Rusya’ya karşı kuşatma, yayılma ve genişleme stratejisi uygularken, Rusya ülke içerisinde baskı politikalarını süreklileştirirken dışarıya yönelik hegemonik güç politikalarını hayata geçirmektedir. Savaş makinesi olan NATO üzerinden ABD yayılmacılığı ve ABD’nin Doğu Avrupa’yı silahlandırılması, Ukrayna’ya her türlü batı desteği karşısında Rus emperyalizminin yayılmacı politikası savaşı şiddetlendirdi. Yıkım, kan, göz yaşı ve sivil katliamları birlikte getirdi.
Filistin’de savaş tüm hızıyla sürüyor. Siyonist İsrail devleti, 7 Ekim 2023’te, İzzeddin el-Kassam Tugaylarının gerçekleştirdiği “Aksa Tufanı” saldırısını fırsat bilerek Gazze’ye saldırdı. Filistin halkı katlediliyor yerleşim yerleri, hastaneler, okullar bombalanıyor, çocuklar katlediliyor. Kırk bini aşkın insan katledildi. ABD ve Batılı emperyalistler Siyonist İsrail devletine, Filistin halkına karşı sürdürdüğü sömürgeci, barbar savaşta açıkça her türlü desteği verdi, veriyor. ABD ve batılı emperyalistler Ortadoğu’da savaşı genişletmek İran’ı savaşın içerisine çekmek için her türlü provakatif saldırıları yapıyor. Siyonist İsrail Ortadoğu’da savaşı genişletmek ve ilerletmek için Lübnan, Suriye ve Yemen’i bombalıyor. ABD emperyalizmi ve İsrail siyonizmi bölgedeki silahlı güçleri dinci gerici faşist örgütlerle çatışmayı yoğunlaştırıyor. Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmeye çalışıyorlar.
Ülkemizde ise AKP ve MHP’nin çektiği faşist iktidar bloku düşünce ve ifade özgürlüğünü, işkence yasağın yok sayıyor; yasalarda güvence altına alınmış görünen tüm temel hak ve özgürlükleri ağır biçimde ihlal ediyor; yürürlükteki anayasa hükümlerini uygulamıyor, yok sayıyor. Seçilmiş politikacıları, ülkenin hukuku savunan avukatlarını, gazetecileri ve insan hakları savunucularını, aydınları hapishanelere dolduruyor. Yıllardır uyguladıkları kör ekonomi politikaları sonucu ülkeyi altından kalkılmaz ağır bir ekonomik krize sokarak işçilerin, emekçilerin büyük bedeller ödeyerek mücadeleyle elde ettiği tüm kazanımları gasp ederek, krizin sonuçlarını halkın sırtına yıkmaya çalışıyor. Ülke içinde ve dışında savaş kışkırtıcı politikaları yürütülüyor. Tüm sorunların çözümünde baskı, şiddet, çatışma ve savaş tek yöntem haline getiriliyor.
Ekonomik krizin derinleştiği, halkın pahalılık nedeniyle gıdaya erişemediği, evlatlarını okula gönderemediği, üreticilerin ürünlerini maliyetin altında dahi satamadığı, yaşamın çekilmez boyutlara ulaştığı koşullarda faşizmin baskı ve şiddet, çatışmaları kışkırtma politikalarını görünmez kılıyor.
Coğrafyamızda halkların ve ulusların çıkarı ve talebi savaş ve militarizm değil kardeşlik, eşitlik, barış ve demokrasidir. Ülke içinde ve bölge halkları arasındaki savaş politikalarına son verilerek barışçıl politikalar ve halkların, ulusların içişlerine karışmama politikalarının izlenmesi, temel hak ve özgürlüklerin eşitliği temelinde sorunların çözümüne kapı açabilir. Bir demokrasi sorunu olan Kürt sorunun da barışçıl ve demokratik biçimde çözülmesinin yolu da budur.
Bugün başta ABD emperyalizmi olmak üzere tüm emperyalist devletlerin ve onların işbirlikçilerinin coğrafyamızdaki, savaş kışkırtıcı, sömürgeci, yayılmacı politikalarına karşı direnme savaşı ve demokrasinin yolu halkların ve milletlerin emperyalizme ve faşizme karşı birleşik mücadelesinden geçiyor!
Coğrafyamızda halkların ve milletlerin faşizme ve savaşa karşı demokratik ve barışçı politikaların yaşam bulmasına ihtiyacı var. Emperyalist paylaşım savaşının yol açtığı acıları bir daha yaşamamak için dünyada ve bölgemizde, tüm halkların eşit, özgür, insanca ve kardeşçe yaşayacağı bir toplumsal düzeni kendi ellerimizle kurmanın yolunu açmak için herkesi omuz omuza ortak mücadeleye davet ediyoruz.
Halklar savaş değil barış istiyor.