İzmir Kadın Platformu, Karşıyaka Çarşı girişinde AKP-MHP faşist iktidarının kadın politikaları ve 9.Yargı Paketi ile getirilmek istenen kadın hakları karşıtı yeni düzenlemelerle ilgili basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamayı Didar Gül okudu. Açıklamanın tam metni şöyle:
“Basına ve Kamuoyuna;
AKP-MHP iktidarı özellikle de yerel seçimlerdeki yenilgilerinden sonra saldırı konseptini derinleştiriyor. İçine girdikleri devlet krizinden kadınlara, çocuklara, Kürtlere, LGBTİ+lara, emekçilere, hayvanlara saldırarak çıkma hesapları yapıyor.
Emekçiler her geçen gün daha da büyüyen yoksulluk ile mücadele ederken zenginliklerine zenginlik katan bir avuç sermayedarın devleti olmaya devam eden bir devlet gerçeği var. Açlık sınırı altında asgari ücreti bize reva görüp tasarruf adı altında Temmuz zammı yapmazken kendi maaşlarına 17 asgari ücrete denk gelecek biçimiyle zam yapıyorlar.
Kan kokulu yasa tasarıları ile sokak hayvanlarını öldürme planı yaparken yükselen itirazları görmezden geliyor.
Kürt halkının seçilmişlerine kayyım atayarak halk iradesini yok sayıyor, kayyıma karşı iradesini savunanları gözaltına alıyor ve tutukluyor, IŞID’ e karşı direnişi savunan siyasetçilere onlarca yıl hapis cezaları veriyor.
Nefret politikaları ile cinsiyetçiliği körüklüyor kadınlara ve LGBTİ+lara aile güzellemeleri ile saldırıyor. Onur yürüyüşlerine saldırırken LGBTİ+ları terör örgütü diye lanse etme cürretini gösterebiliyor.
Maarif eğitim modeli, ÇEDES gibi hamlelerle eşitlikçi, parasız eğitim hakkını gasp ederken yaptıkları her adımda laikliğe saldırmaya devam ediyor, gençleri geleceksizleştiriyor.
Her gün kadınların öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bir günde 7 kadının erkekler tarafından öldürülmesine rağmen kılını kıpırdatmayan iktidar konu kadınların hakları olunca saldırı için her türlü planı devreye koyuyor. İnfaz yasasında düzenleme yasası altında, kadın ve çocuklara yönelik suçların faillerine yeni bir af düzenlemesi, yani tekrar tekrar suç işlemiş ve mahkum olmuş hükümlerin koşullu salıverilmesi gündemde.
Yeni bir saldırı ise 9. Yargı Paketi. Erkek egemen devletin tüm kurumları; kadın düşmanı söylem ve politikaları hayata geçirerek, kadına yönelik her türlü şiddet faili olan erkeklere ceza indirimleri uygulayarak, kadınları koruyan yasalara saldırarak, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından 6284 sayılı kanunu hedef alarak, kadınların her türlü şiddete maruz kaldığı aile kurumunu kutsallaştırarak kadına yönelik taciz, tecavüz, şiddet ve cinayetleri dolaylı olarak destekliyor.
9.yargı paketi dedikleri şey, ailenin korunması ve güçlendirilmesi adı altında, Erdoğan’ın sunum bölümünü yazdığı 73 sayfalık broşürle başlayan ve kadınların toplumsal yaşama katılmasının engellenmesi amacı ile yapılan planın bir parçası. Kadının sadece aile ile tariflenmesi ile bir kimliksizleştirme savaşı veriyor. Evlilik oranlarının düşmesini ciddi bir tehlike olarak gören, çocuk doğurma oranlarının düşmesiyle nüfus politikalarının önümüzdeki dönem ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacağını ifade eden Erdoğan, doğum oranlarının düşmesini, kadınların uzun yıllar eğitim hayatı içerisinde kalması bu nedenle geç evlenmesi ile gerekçelendirerek kadınlara alternatif eğitim modelleri üretiyor. Yaşlı bakımı, çocuk bakımı, evde üretim yapabileceği meslekler ile kadını eve hapsederek makbul kadını yaratmaya çalışıyor. Ekonomik kriz ile birlikte derinleşen yoksullukta OVP ile kadınlara esnek yani güvencesiz, ucuz işgücü olmak dışında bir seçenek sunmuyor.
Kadınların kazandığı haklara saldırı bu defa da 9. Yargı Paketi ile bir de “Soyadında eşitlik” hakkımıza saldırı olarak karşımıza çıktı. Kadınların hangi soyadını kullanacaklarına dair kararı verme hakkını elimizden almaya çalışıyor.
Kadınların evlendikten sonra kendi soyadını tek olarak ya da erkeğin soyadı ile birlikte kullanma hakkını , “anne babasının soyadının farklı olmasının çocuğun ruhsal sağlığını etkileyeceği” gerekçesiyle ellerinden alarak ve kadının, erkeğin soyadını kullanmasını zorunlu kılarak; kadının erkeğe eklemlenmiş, kimliksizleşmiş bir varlık olmasını amaçlıyor. Gittikçe büyüyen kadın mücadelesini, kadın dayanışmasını ve cins bilincini yasalarla zapturapt altına alıp meşru bir zemine oturtmaya çalışıyor. Ama yok öyle yağma!
Sokakta mücadele ederek kazandığımız hiçbir hakkı savunmakta tereddüt etmemenin gücüyle sesleniyoruz. “Soyadında eşitlik” hakkı bizim ve vazgeçmeye niyetli değiliz. Tıpkı hala vazgeçmediğimiz ve tekrar imzalatacağımız İstanbul Sözleşmesi gibi, tıpkı koruduğumuz 6284 gibi…
Söz konusu yasa içerisinde 6284’e saldırı anlamına gelen uzaklaştırma kararının ihlali sonrası hapis cezasına itiraz hakkı ya da “etki ajanlığı” ismiyle kadın ve LGBTİ+ları hareketsiz bırakma gibi şeytanın aklına gelmeyecek maddeleri nasıl geri çektiyseniz “soyadında eşitlik” hakkımıza yönelik kadın düşmanı maddenizi de geri çekeceksiniz!
Kazandığımız her şeye sıkı sıkı sarılmaya, kadın düşmanı politikalarınıza karşı sokakta örgütlü gücümüzle cevap vermeye devam edeceğiz. Biz kadınlar ne bir sayıdan ne de aileden ibaretiz. Ve biliyoruz ki ne olursa olsun sokakta olan kadınlar sizin bu düzeninizi yıkacak. Korkunuz da saldırganlığınız da bundan!
“Soyadı Dayatmasına Hayır” demeye devam edecek, yargı paketinizi geri çekene kadar mücadele edeceğiz!
Yaşasın Kadın Dayanışmamız!
20.07.2024
İzmir Kadın Platformu”