İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, temel hak ve özgürlükler için ve demokrasi güçlerine yönelik faşist saldırılara karşı “Demokrasi için bir nefes” mitingi düzenledi. Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenen mitinge sendika ve meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve muhalif siyasi partiler, HDP binasında silahla katledilen Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, KESK Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan ile HDP yöneticileri Emek Partisi yöneticisi Selma Gürkan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya ile CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’de mitinge katıldı.
Miting Praksis Müzik Grubuyla başladı,
Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan sendikalar ve kitle örgütleri Gündoğdu Meydanı’na yürüyüş düzenledi. Yürüyüşte “Deniz’e sözümüz barış olacak”, “Hak hukuk adalet”, “Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Deniz’in hesabı sorulacak”, “Faşizmi yeneceğiz” sloganları atıldı.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına açıklamayı Disk Ege Bölge Temsilcisi memiş Sarı yaptı. Açıklama söyle;
“Bugün vereceğiniz bir ses yarın doya doya alacağınız nefestir. O sesi verdiniz hepinize teşekkür ederiz.
“Sabahları uyanıp bir insanı öldürmeye gitmeden, yurdumuzu sevmenin bir yolunu bulmalıyız. Sabahları, birilerini öldürmek için uyananların yurdumuzu sevmesine artık müsaade etmemeliyiz.”
‘DEMOKRASİ İÇİN BİR NEFES’
Uzun süredir bir yok oluş hikâyesi yaşıyoruz.
Varlığımız parça parça gidiyor elden.
Faşist kutuplaştırıcı politikalarla bizi biz yapan ne varsa inançlarımız, kimliğimiz, emeğimiz, değerlerimiz yok sayılıyor, paramparça ediliyor,
Yaratılan korku iklimiyle toplum kendi içine hapsedilmek isteniyor. Kendimizi ifade edemiyoruz. Tek adam rejiminin korku, baskı politikaları tüm toplumsal kesimleri bunaltıyor,
Nefes alamıyoruz!
Kadınlar katlediliyor !
Kadınların özgürce sokakta dolaşma hakkı yok, tam aksine İstanbul Sözleşmesinden çıkarak kadına yönelik şiddetin cinayetlerinin önü açılıyor. İktidarın bu faşist saldırılarına karşı kadınlar toplumsal muhalefetin en önünde yer alıyorlar ve asla İstanbul sözleşmesinden asla vazgeçmeyeceğiz.
Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine saldırılar bitmiyor. Onur yürüyüşüne ırk, cins ve renk ayrımcılığına dayalı saldırıları şiddetle kınıyoruz. Biz tüm cinsel yönelimlerin var olma mücadelesini, tüm renklerin ve halkların kardeşliğini savunmaya devam edeceğiz.
Demokratik kazanımlarımız, temel hak ve özgürlüklerimiz, üniversitelerimiz yok edilmek isteniyor; barışın yerini savaş, demokrasinin yerini kayyumlar, özgürlüklerin yerini fezlekeler, toplumsal cinsiyet eşitliği yerine kadına dönük şiddet-cinayetlere çocuk istismarına karşı cezasızlık, yaşam hakkının yerini siyasal cinayetler, nefret suçları alıyor.
TBMM, Anayasa bypass edilmiş, demokrasi sürgünde, demokrasi cezaevinde, demokrasi tek adam rejiminin ayakları altında can çekişiyor, milletvekillerinin dahi siyaset yapma hakkı elinde alınıyor, gün geçmiyor ki bir muhalif vekile Cumhurbaşkanına, İçişleri Bakanına hakaretten suç duyurusu yapılmasın. Düşünce ve ifade özgürlüğü yok ediliyor!
Korkak kendini ifade edemeyen biatçı bir toplum tasavvur ediliyor
Her insanın en doğal hakkı olan düşünmek, düşündüğünü özgürce ifade etmek Milletvekillerine bile yasak, bir twit yüzünden dokunulmazlığı AYM kararı beklenmeden kaldırılan ve paldır küldür cezaevine atılan Ömer Faruk Gergerlioğlu uzun mücadeleler sonucunda Yargıtay kararı ile daha dün ancak özgürlüğüne kavuşabiliyor.
Cumhur ittifakı sözcüleri, 7 Haziran seçimlerinde seni başkan yaptırmayacağız, yolsuzlukların hesabını soracağız diyen MHP Genel Başkanı Devlet bahçeli, bugün yolsuzlukların üstünü örtme görevini layıkıyla yerine getiriyor. Muhalefete, demokrasi güçlerine azgın, saldırgan bir dille katliam çağrıları yaparak siyasal cinayetlere kadar varan toplumsal iklimin oluşmasında canla başla uğraşıyor.
İnsan insanlığımız yok ediliyor!
HDP İzmir İl Binasında güpegündüz tüm emniyet güçlerinin gözü önünde Deniz POYRAZ katlediliyor, aynı gün Anayasa Mahkemesinde yeniden kapatma davası açılıyor. Bu demokrasiye, hukuka, barışa açıkça saldırıdır. Bu faşist saldırıyı şiddetle kınıyoruz.
Toplumsal mutabakat, dayanışma, Anayasa, hukuk lime lime ediliyor.
Siyasal cinayetler, parti kapatma davaları ile demokrasi yok ediliyor!
Ancak Deniz’in katledildiği gün İzmir’de ortaya çıkan dayanışma Cumhur İttifakının faşist saldırılarına karşı en güzel yanıt oluyor. Bu oyunu bozacak olan Deniz’leri yaşatacak olan işte bu dayanışmadır, işte bugün birlikte alanlardayız.
Çürümüş bir iktidar, çürümüş bir düzen! Her yerinden irin akıyor. Artık gizlisi saklısı yok: Yolsuzluk, mafya, rant ilişkileri ile halkın malları, ülkenin yeraltı ve yer üstü kaynakları, doğası yağma ediliyor. Kayıt dışı ekonomi almış başını gidiyor.
Mızrak çuvala sığmıyor !
Ülke ekonomisi karanlık güçlere mafya siyaset rant üçgenine teslim edilmiş durumda. Her gün ortaya çıkan ifşaların üstü örtülemiyor. Bütçe, Merkez Bankası, kayıtlı kayıtsız tüm ekonomi saraya teslim edilmiş durumda, saraydan habersiz kuş uçmuyor? Bu arada emekçiler yoksul halka pandeminin ve ekonomik krizin bedeli ödetiliyor. Bütçenin % 75’ni biz emekçiler oluşturuyoruz, ama bu bütçeden ne emekçiler ne de halk olarak % 25 pay alamıyoruz. Sürekli olarak artırılan dolaylı dolaysız vergiler, elektiğe, doğalgaza temel tüketim maddelerine yapılan zamlarla alım gücümüz yok ediliyor, asgari ücret yoksulluk sınırının altında işçiler emekçiler artık bunalmış durumda, emekçi artık nefes alamıyor !
Hak arama hürriyetimiz, sendikal haklarımız yok ediliyor!
15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL KHK’larla binlerce kamu emekçisi, işçi işinden ekmeğinden edilirken, açlığa sefalete mahkum edilerek yalnızca ülke demokrasisi değil; aslında sendikal hak ve özgürlüklerimiz, kamu emekçilerinin gerçekten Grevli TİS’li sendika hakkı mücadelesine darbe yapıldı. Bugün sahte enflasyon rakamlarına dayalı sözleşmelerin sonucunda tüm işçiler ve kamu emekçileri sefalet ücretleri ile ödüyor.
Pandemiyi fırsata çeviren iktidar ve sermaye için dikensiz bir gül bahçesi oluşturdu. İşten atmalar yasak dedi, kod-29 ile binlerce işçi ahlaksızca işten atıldı. Kriz var dedi, işsizlik fonu, halkın bütçesi sermayeye teşvik olarak dağıtıldı. Pandemi bahanesiyle emek yoğun sömürü, esnek kuralsız çalışma biçimleri artırıldı; işsizler, işten atılanlar, emekliler, yoksullar sefalete mahkum edildi. Daha fazla üretim daha fazla kar düsturumdan pandemide asla vazgeçilmedi. Herkes evine kapanırken işçiler fabrikalarda karantinaya çalındı hasta hasta çalıştırıldı, iş cinayetleri rekor seviyeye çıktı. Sağlık emekçileri alınmayan önlemler nedeniyle pandemi ile mücadelede yaşamlarını, sağlıklarını yitirdiler. (Pandemi ile mücadelede yitirdiğimiz tüm emekçi kardeşlerimizi saygıyla anıyoruz. )
Geleceğimiz, gençlerimiz yok ediliyor !
Üniversite öğrencilerinin özerk demokratik üniversite ve özgürce bilim talebirektör polis iş birliği bastırmaya çalışılıyor. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin liyakatsız rektör atamasına karşı başkaldırısı demokratik üniversite ve seçim talebi elbet bir gün gerçek olacak.
Bizleri yan yana tutan ne varsa; demokrasi, adalet, barış açıkça tehdit altında…
Kadın, genç, işçi, işsiz, emekçi, köylü, emekli, İnsan yok ediliyor!
Nefes alamıyoruz, varlığımız, var olma nedenlerimiz, geleceğimiz tehdit altında!
Bizler, bu ülkenin gerçek sahipleri, üretenleri, gençleri, kadınları, ezilen halkları olarak hep vardık, varız, var olmaya devam edeceğiz, bizi azgın faşist saldırılarla asla yenemeyeceksiniz. Tek adam rejiminin tüm faşist saldırılarına karşı yan yana omuz omuza duracağız. Ve hep birlikte eşit özgür demokratik bir ülkeyi inşaa edeceğiz.
.Deniz’ler kazanacak, faşizm kaybedecek!
İZMİR EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ”
Bajar müzİk grubunun konseriyle miting bitti.


