Sivas Madımak Oteli’nde 335 aydın, yazar, şair, halk ozanı ve iki otel çalışanının yakılarak katledildiği Sivas Katliamı’nın 28’inci yıl dönümünde; İzmir’de Alevi kurumlarının çağrısı ve İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin katılımıyla Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir kez daha yaşamını yitirenler saygıyla anıldı, katliam lanetlendi ve açıklama yapıldı. Açıklamaya katliamda yaşamını yitiren Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok da katıldı.
Katılımcılar açıklama sırasında “Karanlığa teslim olmayacağız”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Sivas’ın ışığı sönmeyecek”, “Sivas, Maraş, Roboski unutulmaz hiçbiri”, “Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek”, “Faşizme ölüm halka hürriyet ” , “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” , “Deniz’e sözümüz barış olacak” , ” Sivası yakanlar AKP’yi kuranlar” sloganları atıldı.
Faşizmin saldırılarına karşı 8 Temmuzda Gündoğdu meydanında yapılması planlanan “Demokrasi için nefes almak istiyoruz” mitingine çağrı yapıldı.
Alevi Kurumları adına basın açıklamasını Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği Başkanı Mustafa Arslan yaptı. Açıklama şöyle;
“Bundan tam 28 yıl önce Pirimiz Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri kapsamında Sivas’a giden yüzlerce canımızdan 33′ anımız gerici ve katil bir sürü tarafından vahşice katledildiler. Bu katliam, devlet güçlerinin göz yummaları ve ötesinde yönlendirmeleriyle, son derece planlı ve organize bir çalışmanın sonucunda gerçekleştirildi….
Katliamın öncesinde gerici ve şeriatçı örgütler haftalarca nefret ve düşmanlık içeren bildiriler dağıtıp “kıyam” çağrılarıyla Sivas’a gelecek olan aydınlarımızı ve canlarımızı hedef gösterdiler.
Katliamın yaşandığı gün devlet yetkilileri şeriatçı güruhun toplanmasını ve kalabalıklaşmasını saatlerce seyrettiler. Bu insanlık düşmanı katiller kan ve intikam sloganlarıyla katliam için harekete geçerlerken hiçbir devlet gücü onlara değil müdahale etmek, herhangi bir hamlede dahi bulunmadı. Bu katiller planlı bir şekilde teşvik edilip yönlendirildiler. Katliamcı güruh önce etkinliğin yapıldığı Kültür Merkezine saldırdı. Ancak orada bulunan canların direnişiyle püskürtüldüler. Şeriatçı-yobaz katil sürüsü nefret saçarak, sloganlar ve tekbirler eşliğinde otele yönelip güvenlik güçlerinin gözleri önünde bu barbarca katliamı gerçekleştirdiler.
Açıkça görüldüğü gibi Sivas Madımak Oteli Katliamı egemenlerin organize ettiği ve katil güruhun tetikçiliğiyle hayata geçirdiği planlı bir katliamdı. Sonra bu katliamda yer alan gerici katil güruh içinden sadece çok küçük bir grup hakkında dava açıldı. Uzun süren yargılamalar sonunda bu katillerin çoğu ya hiç ceza almadılar ya da küçük cezalarla kurtuldular. Hiçbir sağlık sorunu olmayan, katliamda başı çekenlerden biri olduğu kanıtlanan ve mahkemede hiçbir pişmanlık belirtmeyen Ahmet Turan Kılıç tamamen hukuksuz bir kararla affedildi. Haklarında dava açılan katillerin bir kısmı ise hiç bulun(a)madı. Daha sonra bu katillerin bazılarının Sivas’tan hiç ayrılmadan yaşamlarına devam ettikleri, hatta resmi olarak haklarında arama kararları olmasına rağmen evlendikleri, askere gittikleri, işe girip çalıştıkları, ehliyet aldıkları anlaşıldı. Bir kısmı da arama kararlarına rağmen hiçbir engelle karşılaşmadan rahatça yurtdışına çıktılar. Bu gün özellikle Almanya’da yaşadıkları tespit edilen bazı katillerin ise hala iade edilmediği gibi, İçişleri Bakanlığının ”aranan teröristler…” listesinde de olmadıkları avukatlarımızca tespit edlimiştir. Madımak Katliamının zamanaşımına uğratılmasına ”hayırlı olsun” diyenlerin iktidarında;
Kürt halkının inkarından, Roboski katliamına, Ankara gar katliamından, Suruç katliamına, Diyarbakır’dan Antep’e kadar sayısını dahi unuttuğumuz katliamları yaşadık, gördük. Milyonlarca insanı açlığa ve yoksulluğa mahkum eden bu iktidar Covid 19 pandemisini bahane ederek, insanların özel yaşam alanlarını kısıtlamıştır. Ülkede onbinlerce esnaf iflas etmişken, insanlar intihar ederken AKP’nin derdi canlı müzik yasaklamaktır.
AKP nefret ve kin, ötekileştirici ve inkarcı söylemleri yaşamın her alanında sürdürmektedir. Bu gün çok daha net görüyoruz ki o gün Madımak otelini kuşatan zihniyet, mafyalaşarak ülkeyi kuşatmış durumdadır. Bu nefret ve ötekileştirici söylemlerin bir sonucu olarak HDP İzmir il örgütüne yapılan saldırı sonucuna Deniz Poyraz katledilmiştir.
Yine Akp iktidarı kadının özgürleşmesine karşı açık ve aleni bir tavır içindedir. Buna verilecek en somut ve belirgin örneklerden biri de, kamuoyunda ”İstanbul sözleşmesi” olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İsstanbul sözleşmesi’nden çekildi. Bu zaten hayatın bir çok alanında şiddete maruz kalan kadınların daha da savunmsız kalmaları anlamına geliyor.
Ama biz Aleviler, biz Demokratlar, biz Laikler, biz Devrimciler, biz yurtseverler asla karanlığa teslim olmayacağız.
Şah Kalender’den Koray Kaya’ya Pir Sultan Abdal’dan Hasret Gültekin’e uzanan bu onurlu tarih bizimdir. Ve asla onların yolunu terk etmeyeceğiz. Sivas’ın ışığını söndürmeyeceğiz.
2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Katliamı özünde sadece Alevilere karşı değil; ezilen, ötekileştirilen, dışlanan, yok sayılan bütün toplumsal kesimlere karşı yapılan bir katliamdır. O yüzden ezilen, ötekileştirilen, dışlanan ve yok sayılan herkesi zulme karşı ortak mücadeleye çağırıyoruz. Gelin hep birlikte tek adam rejimine, faşizme, ırkçılığa, gericiliğe ve baskı politikalarına karşı laikliği, özgürlüğü, eşitliği, adaleti, barışı, demokrasiyi ve halkların kardeşliğini savunarak dayanışmayı ve mücadeleyi büyütelim. Başta Sivas Madımak Katliamı olmak üzere tüm katliamları Unutmadık Unutturmayacağız!
Sivas’ın Işığı Sönmeyecek!
Sivas’ın Hesabı Sorulacak!
Madımak Utanç Müzesi Olacak!
İzmir Alevi Kurumları”


