Karşıyaka Emek ve Demokrasi Platformu, “Ekmek, Barış, Adalet ve Özgürlük İçin Bütçe” pankartı açarak, Bu talebiyle İzban önünde bir araya geldi. Buradan Karşıyaka İskelesi’nin karşısına doğru yürüyüş düzenleyen platform bileşenleri, yürüyüşün ardından bir basın açıklaması yaptı. Katılımcılar, “Asgari değil insanca bir yaşam” ve “İnsanca yaşam, halk için bütçe” yazılı dövizler taşıdı ve sık sık “Sermayeye değil halklara bütçe”, ” Rantiyeye değil, halklara bütçe”, “Savaşa değil barış için bütçe”, “Jin, jiyan, azadî”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Yaşasın ekmek adalet barış mücadelemiz”, sloganlarını dile getirdi.
Açıklamaya, DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın’ın yanı sıra pek çok siyasi parti, kitle örgütü temsilcisi ve yurttaş da katıldı.
Basın açıklamasını ise platform adına Tüm Emekliler Platformu Temsilcisi Ömer Atılgan okudu.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“2026 bütçesine itirazımız var. Yıllardır yapılan bütçenin gelir hanesinin büyük kısmı biz emeğiyle geçinen işçilerin, emekçilerin, emeklilerin maaşlarından, çarşıda, pazarda, ekmeğimizden, suyumuzdan alınan vergilerden oluşturuluyor. Maalesef bütçenin kaynağında varız paylaşımında yokuz! Kaynaklar halka, işçilere, çiftçilere, emeklilere, kadınlara, gençlere değil yandaş holdinglere ,sermayeye ,teşviklere, faize gidiyor ….sonuçta bizler daha da yoksullaşırken bir taraftan da sistem dolar milyarderleri üretiyor.
Türkiye’de bütçe politikaları, dolaylı vergilerle emeği ve emekçileri sorumlu kılarken, sermayeyi vergi teşvikleriyle ödüllendiriyor. Bu durum, bütçe hakkının sınıfsal temelde eşitsiz bölüşüldüğünü ortaya koymaktadır. Emekçiler, hem üretim sürecinde hem de bütçe mekanizmasında sömürülmektedir.
Yapılan bütçenin İşsizliği yoksulluğu, açlığı, sefaleti ortadan kaldırmaya yönelik bir bütçe olması gerekiyorken, gene savaşa güvenlikçi politikalara önemli paylar ön görülüyor. Oysa bu ülke halkının ihtiyacı eşit haklar temelinde bir arada refah içerisinde yaşamaktır. Sorunlarını çözmeye odaklanan, Birbirini ötekileştirmeyen eşit yurttaşlığı ve barışı esas alan bir bütçe öngörülmelidir.
Demokratik bir bütçe, kimlik, sınıf, cinsiyet ve inanç eksenlerinde dışlanmayan grupların ihtiyaçlarını merkezine almalıdır. Demokratik bütçe, tüm toplum kesimlerinin rızalığını alan ülke kaynaklarını toplumsal tüm kesimlere eşitçe bölüştüren vergide adaleti sağlayan, yandaşa, sermayeye kaynak aktarmayan ve en önemlisi örtüsü olmayan şeffaf bir bütçedir.
Aynı zamanda bu bütçe hizmeti de eşitlikçi bir şekilde yürütmelidir. Kamu hizmeti halk içindir . Kamusal hizmetler piyasaya açıldığı ve özelleştirildiği için nitelikli kamusal hizmete erişim imkansız hale gelmiştir. Bütçeden sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerin payı her yıl biraz daha azalıyor. Sağlık hizmetine ulaşmak zorlaşıyor, eğitimde nitelik düşüyor .
Enerji fiyatları bir yılda %85 artmışken, gıda fiyatları %70’i aşmışken, kiralar asgari ücreti geçmişken hâlâ sahte enflasyonla maaş belirlemek insanlık dışıdır . İnsanlık dışı uygulamaya maruz kalan emekçilere bütçe yok. Barınma, işsizlik, gelecek kaygısı yaşayan gençlere bütçe yok Türkiye’de Devlet bütçesi cinsiyet ayırımı yapılarak düzenlendiğinden kadına bütçe yok. Maliyetler altında ezilen çiftçiye bütçe yok. Açlık sınırındaki emekli maaşıyla ay sonunu getirme eziyetini yaşayan emekliye bütçe yok…
Her yıl olduğu gibi 2026 bütçesinin de önemli bir kısmı “savunma” harcamalarına ayrıldığını görüyoruz. Ancak “savunma” kavramı, çoğu zaman ulusal güvenliğin ötesinde, militarist bir ideolojinin yeniden üretim aracına dönüşerek sağlık, eğitim, ekoloji ve sosyal adalet alanlarına ayrılabilecek kaynakları tüketmiştir. Oysa doğru savunma; toplumun barış içinde, güvenceli, özgür ve eşit koşullarda yaşamasını sağlamaktır. Bu ülkenin en yakıcı ihtiyacı savaş değil, barıştır!
Barış, yalnızca çatışmanın bitmesi değil; emeğin ve özgürlüğün hâkim olmasıdır! Barışın bütçesi, emeğin bütçesidir!
Taleplerimiz insan onuruna yakışır bir yaşam standardının sağlanması için asgari taleplerdir.
Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına ve özelleştirilmesine son verilmelidir. Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe hayata geçirilmeli, kadınların güvenceli istihdam arttırılmalı, kadınları şiddetten koruyacak kamusal hizmetler genişletilmelidir. Sefalet düzeyindeki asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çıkarılmadır.
Çalışanların maaşı yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı ve güvenceli-kadrolu istihdam esas alınmalıdır.
Vergide adalet sağlanmalı, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar-ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir.
Belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmalıdır.(VERGİDE ADALET İSTİYORUZ)
Vergilerimiz, ülkenin kaynakları güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil; istihdamın, üretimi arttırılması, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesi, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesi için kullanılmalıdır.
Eşit yurttaşlık, yalnızca yasalar önünde değil, oluşturulan bütçede de eşitlik gerektirir. “Bütçe hakkı, eşit yurttaşlık hakkıdır” bilinciyle TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin, siyasal iktidarın da payandası haline gelmemesi için mücadelemiz devam edecektir.
Eşit yurttaşlık istiyoruz
İş, ekmek ,özgürlük
Barış , ekmek, özgürlük
Savaşa değil barış için bütçe”

