İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri: Halkın İradesi Gasp Edilemez. Kayyumlara Hayır

İzmir’de “Kayyuma Hayır” Eylemi

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, CHP İstanbul İl Yönetimi’ne kayyum atanmasına tepki göstererek Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. “Halkın iradesi gasp edilemez, kayyımlara hayır” pankartı açılan açıklamada “Faşizme karşı omuz omuza”, “Kayyum darbedir, darbeye hayır” ve “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Kurtuluş devrim de sosyalizm de”,  “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganları atıldı.

Açıklamayı İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Süha Yüksel okudu. Yüksel, Doğu ve Güneydoğu’da yıllardır uygulanan kayyum politikalarının şimdi ülkenin batısına taşındığını belirterek, CHP İstanbul İl Başkanlığı’na atanan kayyum kararını “hukuk garabeti” olarak nitelendirdi.

“Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden geçiyoruz” diyen Yüksel, iktidarın halk iradesini gasp ederek muhalefeti siyaset dışı bırakmaya çalıştığını ifade etti.  Yüksel “Herkes için demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük” çağrısını yineleyerek mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.

Açıklamanın tam metni şöyle:

“Değerli Basın Emekçileri ve Sevgili İzmir Halkı!

Ülkemiz demokrasi, hukuk ve özgürlükler açısından çok karanlık bir dönemden geçmektedir. Baskıcı, var olan demokratik kazanımların hemen hemen hepsini yok eden, yok edemediğini de kendi lehine kullanan, halkın iradesini ve demokratik işleyişi asla ve asla sindiremeyen totaliter bir yönetim sistemi ile karşı karşıyayız. Tüm bu yönetememe anlayışına rağmen iktidarın “öteki” dedikleri ülkede demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyor!

Doğu ve Güneydoğu’daki belediyelere yıllardır atanan ve olağanlaştırılmaya çalışılan kayyum tipi ‘demokrasi’ bugün ülkenin batısında da uygulanmaktadır. Demokratik yollarla halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları, bürokratlar, siyasiler birer birer cezaevine atılıyor. Böylece iktidar kaybettiği belediyeleri halka rağmen ve halkın iradesini gasp ederek “kayyumlar” vasıtasıyla geri almak istiyor. Ancak eşitlikten, barıştan, demokrasiden ve adaletten yana olan halkımız buna dur, diyor ve demeye devam edecektir.
Son birkaç gündür CHP İstanbul İl Başkanlığı özelinde gerçekleşen olaylar hepimizin malumudur. CHP İstanbul 38. Olağan İl Kongresi’nde başkan seçilen Özgür Çelik ve yönetimi, Disiplin Kurulu, Asıl ve Yedek Üyeleri hukuken hiçbir şekilde görevli olmayan İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ihtiyati tedbir kararı ile görevden uzaklaştırılmış ve İstanbul İl Başkanlığı’na Gürsel Tekin ve ekibi kayyum atanmıştır.

Kararın hukuka aykırı olduğunu hepimiz biliyoruz. Çünkü ,günlerdir hukukçular tarafından tartışılan bu konu ile ilgili “hiçbir kanun ve usulde böyle bir kararın alınmasının mümkün olmadığı” dile getirilmiş ve hatta barolar konunun hukuki yönünü çok açık ve net bir şekilde dile getiren ortak bir basın açıklaması bile bu hukuk garabetini durduramamıştır. Bu hukuk garabeti devamında, CHP İstanbul İl Merkezi’nin polis ablukasına alınmış, partililer ve yöneticiler binaya sokulmamış. Buna rağmen insanlar üyesi oldukları partinin binasına barikatları yıkarak ve polis ablukasını delerek girmiştir. Kayyum olarak atananlar her ne kadar ‘baba ocağı’, ‘evimiz’, ‘partimiz’ gibi söylemler ile ortamı yumuşatmaya çalışsa da iktidarla birlikte ana muhalefet partisini hukuk dışı yollarla fiilen siyaset dışı bırakmaya çalışmaktadır. Bu antidemokratik uygulamaların Türkiye demokrasi tarihinde en kara lekelerinden birisi olarak anılacağından hiç şüphemiz yoktur.

Değerli basın emekçileri,

Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden geçiyoruz. Bu dönemde ekonomik kriz siyasi krizle birleşmiş, yönetenler eskisi gibi yönetemez, yönetilenler ise bu şekilde yönetilmeyi istemez hale gelmiştir. Bu kriz, daha fazla demokrasi, ekonomik refah, adalet, hukukun üstünlüğü ve çoğulculuk ile aşılabilecekken toplum tam tersi antidemokratik uygulamalar ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu Krizden çıkışın yolu iktidar tarafından tek bir muhalif sesin bile çıkmadığı, hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, hukukun yok sayıldığı, toplumun kayyumlarla idare edildiği, edilemeyenlerin ise cezaevlerine atıldığı bir ülke öngörmektedir. Bu yolun bir çözüm olmadığı çok açıktır.

Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz; bu karanlık dehlizlerden çıkmanın tek bir yolu vardır:
Herkes için Demokrasi,
Herkes için adalet,
Herkes için eşitlik,
Herkes için özgürlük ve
Herkes için hukukun üstünlüğü gibi çoğulcu ve demokratik uygulamalardır…

Ülkemizde bu çoğulcu ve demokratik uygulamalara ulaşabilmek için İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak üzerimize düşen mücadeleyi sürdüreceğimizi ve hiçbir gücün bunu durduramayacağını bir kez daha belirtiyor, herkesi saygı ve sevgi ile selamlıyoruz…
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri Adına
Dr. Seha Yüksel”

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.