1 Eylül Dünya Barış Günü: Emperyalist Savaşa ve Faşizme Karşı, Halkların Barış Mücadelesi

1 Eylül 1939’da Nazi Almanyası’nın Polonya’yı işgaliyle başlayan II. Dünya Savaşı, insanlık tarihinin en kanlı dönemlerinden biridir. Yaklaşık 70 milyon insanın yaşamını yitirdiği bu savaş, yalnızca askeri cephelerde değil, sivillerin günlük yaşamlarında da ağır yıkımlar yarattı. Bugün, savaşın başlamasının üzerinden 86 yıl geçmiş olmasına rağmen, savaş ve militarizm dünyanın pek çok bölgesinde hâlâ halkların, ulusların varlığını tehdit eden bir olgudur.

II. Dünya Savaşı, emperyalist devletler arasındaki ekonomik, siyasal ve askeri paylaşım savaşının bir ürünüydü. Bugün de benzer bir tablo gözlemlenmektedir. ABD ve NATO’nun genişleme stratejileri, Rusya’nın yayılmacı politikaları, İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımı ve saldırıları, emperyalist ve işbirlikçi güçlerin halkları savaş kıskacına almasının güncel örnekleridir. Emperyalizmin kâr ve hegemonya mücadelesi, halklara kan, gözyaşı ve zorunlu göç dışında bir şey getirmemektedir.

Ortadoğu, emperyalist müdahalelerin ve vekalet savaşlarının en yoğun yaşandığı coğrafyalardan biridir. Filistin’de İsrail işgali ve saldırıları, Suriye’de iç savaş, Yemen ve Lübnan’daki çatışmalar halkları yıkıma sürüklemektedir. ABD emperyalizmi ve İsrail Siyonizm’i, bölgedeki savaşı tırmandırarak savaş alanını, egemenliğini genişletmektedir.

Türkiye’de ise AKP-MHP iktidarı, faşizm ve savaş politikalarını iç ve dış siyasetin merkezine yerleştirmiştir. İşçi sınıfının grev ve direnişlerinin yasaklanması, sendikasızlaştırma politikaları, siyasal baskılar, seçilmişlerin tutuklanmaları, kayyım atama politikaları, gazetecilerin, sanatçıların tutuklanması, muhalif basına, Tele 1, Halk TV ye RTÜK cezaları, ekonomik kriz, demokratik hakların gaspı ve Kürt sorununun çözümsüzlüğü bu politikanın birer sonucudur. Türkiye’nin dış politikasında da yayılmacı “stratejik derinlik” söylemleri, ülkeyi bölgesel savaşların bir tarafı haline getirmiştir.

Kalıcı barışın sağlanması, emperyalist güçlerin müdahalelerinin son bulması ve halkların kendi iradeleriyle eşit, özgür, demokratik ve kardeşçe bir yaşam kurmalarından geçmektedir. Kürt sorununun barışçıl çözümü, Türkiye’de demokratikleşme sürecinin de anahtarıdır. Halkların eşitliği-kardeşliği ve ortak mücadelesi, hem ülkemizde hem de bölgede barışın ön koşuludur.

1 Eylül Dünya Barış Günü, yalnızca geçmişin acılarını hatırlamak için değil, bugünün savaşlarına ve faşizmine karşı ortak mücadeleyi büyütmek için de tarihsel bir fırsat ve çağrıdır. Halkların çıkarı savaşta değil barıştadır. Barış ve demokrasi mücadelesi, bugün emekçiler ve ezilen halklar için ekmek ve su kadar temel bir ihtiyaçtır.

Ortadoğu başta olmak üzere dünyada  emperyalizmin (kapitalizmin en yüksek aşamasının) ekonomik-siyasi ideolojik-kültürel yayılmacı politikalarına karşı YAŞASIN HALKLARIN BİRLEŞİK MÜCADELESİ!

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.