8 Mayıs Faşizme ve Savaşa Karşı Mücadele

 

8 Mayıs, Faşizmin Askeri Yenilgisinin 80. Yılı.

Bugünkü Mücadele Görevimiz

8 Mayıs 1945, Nazi Almanyası’nın kayıtsız şartsız teslim olduğu ve faşizmin askeri olarak yenilgiye uğratıldığı gündür. Bu tarih, başta Sovyet halkları olmak üzere dünya halklarının dişe diş mücadelesiyle kazanılmış destansı bir zaferdir. Kızıl Ordu’nun Stalingrad’dan Berlin’e uzanan yürüyüşü, faşizmi tarihin karanlık sayfalarına gömmüştür. Avrupa’da, Balkanlar’da, Asya’da komünist partilerin partizanları ve direnişçiler bu zaferin öznesi olmuştur.

Ancak bu zafer, faşizmin tüm biçimleriyle tarihten silinmesini sağlamadı. Emperyalist sistem, savaş sonrası dönemde Asya, Afrika ve Latin Amerika’da faşizmi güncelledi ve yeni biçimlerini devreye soktu. Sömürgeciliğin yerini “yeni sömürgecilik” aldı; askeri darbeler, işkenceler, gladyo tipi kontrgerilla yapılanmaları, mafyatik rejimler gündeme geldi. Faşizm artık yalnızca siyah ya da kahverengi üniformalarla değil medya tekelleri, uluslararası sermaye akışları, ikili ya da gizli anlaşmalar, ırkçı, milliyetçi-mukaddesatçı söylemler gibi ideolojik argümanlar ve güvenlik devleti uygulamalarıyla örgütleniyor.

Bugün de dünya halkları farklı kılıklara bürünmüş faşist ve emperyalist saldırılarla yüz yüze. Ukrayna-Rusya savaşı, Filistin’de süren soykırım, Ortadoğu’da emperyalist yayılma politikaları, Güney Asya’da Hindistan-Pakistan gerilimi dahil tümü emperyalist rekabetin halklara ödettiği kanlı faturalardır.

Türkiye, siyasal bağımsızlığı olan ama ekonomik, askeri ve diplomatik olarak emperyalist merkezlere bağımlı yeni sömürge bir ülke konumundadır. Faşist baskı rejimi düşünce ve ifade özgürlüğünü yok etmekte, muhalefeti yargı kıskacına alarak, var olan ve yürürlükteki yasaları da uygulamayıp yok sayarak susturmaya çalışmakta, toplumu ekonomik krizle ezerek “iş, aş” dışında bir şey düşünemez hale getirmekte ve dış politikada savaş kışkırtıcılığı yapmakta, yayılma politikasının araçlarını kullanmaktadır.

Bu tablo, sadece iç siyaset meselesi değil, aynı zamanda emperyalist sistemin Türkiye’ye dayattığı bir yönetim modelinin yansımasıdır.

Bugünün görevi açıktır: Faşizme ve emperyalizme karşı birleşik, devrimci, demokratik bir mücadele hattı örmek. Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri, halkların kardeşliği eşitlik temelinde onurlu birliktelikleri ve özgürlüğü için emperyalist bağımlılığa, manipülatif oyunlara,  savaş politikalarına ve faşist baskıya karşı örgütlü bir direniş geliştirmelidir.

8 Mayıs, faşizme karşı sadece geçmişin zaferi değil, bugünün mücadele çağrısıdır. Faşizme karşı direnen, can veren milyonların mirasıdır. Bugün özgürlük, demokrasi, barış ve halkların özgür geleceği için mücadele  görevi omuzlarımızdadır.

Faşizm değil özgürlük; Savaş değil barış!

Yaşasın halkların eşitliği ve kardeşliği !

Emperyalizme ve faşizme karşı birleşik mücadeleye!

 

 

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.