İzmir Kadın Platformu, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde “Gerici cinsiyetçi-Eğitime hayır. Laik bilimsel karma eğitim için kız okullarına izin vermeyeceğiz” pankartı açarak açıklama yaptı. Açıklama sırasında kadınlar “Karanliğa teslim olmayacağiz”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Kadın yasam özgürlük/ Jin jiyan azadi.”, “Akp elini çocuklardan çek”, “Akp elini kadınlardan çek”, “Cinsiyetçi eğitim istemiyoruz”, “Bilimsel laik anadilde eğitim”, “Bilimsel laik demokratik eğitim” sloganları atıldı.
Açıklama şöyle:
“22 yıllık AKP iktidarı, ideoljik ve siyasal hedefine uygun eğitim sistemi oluşturmak için eşitsiz, dinci, tekçi, cinsiyetçi eğitim politikalarına hergün bir yenisini ekliyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, kız çocuklarının eğitime erişememelerinin sebebini siyasi iktidarın üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmemesine değil, velilerin çocuklarını erkeklerle aynı okula göndermek istememeleri şeklinde bir kılıf uydurarak, “Gerekirse kız okullarını da açabilmeliyiz.” diyerek karma eğitimi hedef almıştır. Bakan Tekin’e ortaklaşmalarını “dindar nesil ve muhafazakar toplum oluştuma” temelinde kuran siyasi ittifak temsilcileri Hüda Par Gaziantep Milletvekili Şahzede Demir’den “Kimse çocuklarını karma eğitim veren kurumlara göndermeye zorlamasın. Kız okulları da olsun erkek okullarıda” ve BBP Genel başkanı Mustafa Destici’den “ Gerekirse kadın üniversiteleri ve kadın hastaneleri de açılsın” açıklamaları ile destek geldi. Eğitimin laik, bilimsel ve demokratik ilkeler çerçevesinde yürütülmesi yerine, pedagojiden tamamen uzak ideolojik bakış açısıyla , AKP iktidarının “dindar nesil yetiştirme” hedefi ile bire bir uyumlu açıklamalar yapmaları bizler açısından şaşırtıcı değildir. MEB verilerine göre okula gitmeyen ve açık orta okul ve açık liselerde okuyan 1.5 milyon kız öğrencinin akibetini bilmiyoruz. Milli Eğitim Bakanı bunları tespit ederek kız öğrencileri örgün eğitime kazandırmak yerine hiçbir bilimsel veriye dayanmadan yaptığı açıklamalarla asıl sorumluluklarından kaçınmaktadır.
Siyasi iktidarın seçimden önce kurduğu gerici ittifaklarla toplumu siyasal İslam temelinde yeniden inşa etme politikası, seçimden hemen sonra Milli Eğitim Bakanı tarafından uygulanmaya konmak istenmektedir. Bunun için eğitimde yaşanan muhafazakarlaşma uygulamalarına hergün bir yenisini ekliyor. Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum(ÇEDES) projesi kapsamında manevi danışman olarak görevlendirilen Kur’an kursu hocaları, imam ve din hizmetleri uzmanı, okullardaki öğrencilere değerler eğitimi vermesi için imzalanan protokol de bunlardan bir tanesidir. Milli Eğitim Bakanı, eşitliği, laikliği ve demokrasiyi hedef alırken Anayasayı ve uygulamakla yükümlü olduğu mevzuatı yok saymakta, eşitlik ilkesini çiğnemektedir.
Kendi dünya görüşüne göre toplumu dönüştürmek isteyenler, amaçlarına eğitim sistemini değiştirmekle ulaşabileceklerini çok iyi bilmektedir. Haliyle siyasi iktidar ve Milli Eğitim Bakanı, harem selamlık bir eğitim sistemini topluma dayatarak tek tip toplum yaratma arzusunu yaşama geçirmeye çalışmaktadır.
Belirtmek isteriz ki bu açıkça anayasal bir suçtur! Ebeveyn haklarını kendi amaçları için kutsarken çocuk haklarını bir kenara itebilme cüretini kendilerinde görebilenlerin karma eğitim düşmanlığı yeni değildir. Yandaş sendikalarıyla, ittifak içerisinde oldukları dini tarikat ve cemaatlerle önce çocuklarımız, sonrasında da toplumsal yaşamın her alanı dinselleştirme politikalarının hedefindedir.
Çocukların üstün yararını gözetmeyen laiklikle ve bilimsel eğitimle örtüşmeyen bu politikalar aynı zamanda kadın mücadelesine saldırıdır. İstismara, şiddete, cezasızlık politikalarına çözüm üretmeyen iktidar, bu saldırıları daha da derinleştiren, çocukları ciddi risklerle karşı karşıya getiren, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini arttıran, kadınları kamusal alanlardan uzaklaştıran ve ev içine hapseden uygulamalarla karşı karşıyayız. Artık çok iyi biliyoruz ki AKP-MHP merkezli ittifak, her türlü sömürüyü, yoksullaştırmayı, zulmü, eşitsizliği, ayrımcılığı ve baskıyı dinselleştirme politikalarıyla harmanlamaktadır. Liseleri cinsiyetçi kodlarla kız erkek olarak ayırma girişimi, kadın üniversiteleri ve şimdi kız okulları ile kamusal alanın tamamen cinsiyete dayalı olarak yeniden inşa edilmeye çalışıldığının farkındayız.
Kadınlar olarak laikliği, demokrasiyi, cinsiyet eşitliği ve özgürlüğü hedef alan, haklarımızı yok sayan, eşitsizliği derinleştirmek isteyenlerin karşısında, bulunduğumuz her alanda direneceğimizi belirtmek istiyoruz. Karma eğitimi kaldırmak isteyenlerin cüretini örgütlü mücadelemizle alaşağı edeceğiz! Kız çocuklarının evlere, ailelere, anneliğe sıkıştırılmasına izin vermeyeceğiz. Kadınları kamusal alanlardan dışlamaya çalışan gericiliğe inat okullardayız, sokaklardayız, buradayız.
izmir Kadın Platformu”
