İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesinde toplanarak Gündoğdu Meydanı’na yürüdü , “Gezi bitmedi sürüyor, her yer Gezi her yer direniş” yazılı pankart taşınan yürüyüşte sık sık “Her yer taksim her yer direniş” , “Taksimde düşene dövüşene bin selam”, “Gezi’de düşene dövüşene bin selam”, “Direne, direne kazanacağız”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Gezi bitmedi, mücadele sürüyor” ve “Gezi umuttur, umut bugün sokakta” sloganları atıldı.
Kıbrıs Şehitleri Caddesi girişinde, Gezi fotoğrafları ve Gezi de yaşamlarını yitirenlerin fotoğraflarını taşıyarak, caddenin iki yanında zincir oluşturan gençlik örgütleri ise sloganlarla Gündoğdu Meydanı’na yürümek istedi. Barikat kuran polisler, yürüyüşe izin vermedi. Polisler 4 kişiyi gözaltına alırken, yürüyüşü durduran kitle gözaltı alınanların serbest bırakılmasını istedi. Gözaltına alınanlar serbest bırakıldıktan sonra gençlik kitlesi yürüyerek Gündoğdu Meydanı’na geldi.
Bütün katılımcıların Gündoğdu Meydanı’na girmesinden sonra İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına KESK Dönem Sözcüsü Necip Vardal açıklama yaptı. Etkinlik Praksis grubunun müzikleriyle son buldu.
Açıklama şöyle;
“Dokuzuncu Yılında Milyonların Demokrasi, Eşitlik, Adalet Mücadelesinin Eseri GEZİ’Yİ Selamlıyoruz!
ÜLKE TARİHİNİN EN ONURLU, EN HAKLI HALK HAREKETLERİNDENDİR GEZİ; ONURUMUZDUR
BU ONURU PAYLAŞTIĞIMIZ ARKADAŞLARIMIZIN YANINDAYIZ
Ülkemiz halk hareketleri tarihine altın harflerle yazılan, en barışçıl, en güzler yüzlü direnişin, GEZİ’NİN üzerinden DOKUZ yıl geçti.
Her şey Gezi Parkı’ndaki tarihi ağaçların kesilip, yerine Topçu Kışlası adı verilen AVM projesinin yapılmasına itiraz edenlerin gecenin karanlığını yırtan haykırışı ile başladı.
Evet, bundan DOKUZ yıl önce her şey ‘3-5 ağaç’ için başlamıştı. Ancak İstanbul’un son yeşil alanlarından birisinin daha betonlaştırılmasına karşı çıkanlara reva görülen amansız şiddete duyulan tepki milyonların eşitlik, özgürlük ve demokrasi talebi ile birleşerek o ağaçların yeşeren dalları gibi kısa sürede tüm ülkeyi sardı.
Yıllardır süren antidemokratik ve baskıcı ortamda kaç çocuk sahibi olacaklarından, çocuklarını hangi okullara göndereceklerine, nasıl giyinip ne yiyip içeceklerine, hangi müziği dinleyip, hangi festivale gideceklerine kadar yaşamlarının her hücresine müdahale edilen, en temel sendikal hakları tek tek ellerinden alınmasına rağmen kölece çalışmaları beklenen milyonlar “yeter artık” diyerek omuz omuza verdiler.
Demokrasiye, adalete, özgürlüğe susamış her yaştan, her kimlikten, her düşünceden, her inançtan, her meslekten milyonlar dayanışmayı, karşılıklı saygı ve sevgiyi, kardeşliği temel alan bir toplumsal direnişe, GEZİ’YE imza attılar.
Doğanın, doğal kaynakların yağma ve talanına, ülkeyi betona boğan, kamu kaynaklarını beşli çeteye peşkeş çeken politikalara karşı ekoloji mücadelesiydi Gezi;
Kamusal alanların, parkların yok edilmesine karşı kent hakkı mücadelesiydi Gezi;
Güvencesizliğe, geleceksizliğe, işsizliğe itilen, sefalet ücretlerine, açlığa mahkûm edilen, sömürülen, yarınları, umutları çalınan emekçilerin haklı öfkesiydi Gezi;
Çalışırken ölmenin kader, fıtrat olmadığını haykırmanın, iş cinayetlerine karşı insanca çalışma koşullarını savunmanın mevzisi oldu Gezi;
Sokaklarda özgür ve korkusuz dolaşmak isteyen, emeği görünmez kılınan, değersizleştirilen, ekonomik, fiziksel, cinsel, psikolojik her tür şiddete karşı yaşamına, emeğine, bedenine sahip çıkan kadınların isyanıydı Gezi;
Hayatın her alanını iktidarın siyasal İslamcı ideolojisi doğrultusunda dizayn etme, dinselleştirme girişimlerine karşı yaşamı, laikliği savunmaktı Gezi;
Etnik köken, inanç, cinsiyet, cinsel yönelim temelli her tür ayrımcılığa, nefret söylemine inat bir arada barış içinde yaşayabilmenin imkânıydı Gezi;
Meclisler, forumlar aracılığıyla eşit özneler olmanın, kendimiz hakkındaki kararlara katılmanın, yurttaşlığın, eşit, özgür, dayanışmacı bir yaşamın deneyimlenmesiydi Gezi;
Hayalleri çalınmak istenen, kendilerine vaat edilen tek şeyin işsizlik, sömürü, eşitsizlik olduğu, kendisi olmasına izin verilmeyen, tarikat ve cemaatlerin eline itilen gençlerin orantısız mizahı ve zekasıydı Gezi;
Emekliliğinde insanca yaşamak isteyen emeklilerin tecrübesini, dayanışmasını kuşanıp saflara koşmasıydı Gezi…
Ülkede yaşananlara ekranlarını, sayfalarını kapatarak üç maymunu oynayan Penguen Medyasına karşı basın emekçilerinin onurlu duruşuydu Gezi…
Sanatçı, yazar, şair ve düşünürlerin halktan esirgemediği duyarlılığıydı Gezi…
Farklı renklere gönül veren taraftarların kombine baskıya, zulme karşı yükselen tezahüratı, coşkusuydu Gezi..
Dükkânının kapısına “Direnmeye gittim, döneceğim” notu asan esnafın karşılıksız sunduğu katkıydı Gezi…
ARADAN GEÇEN DOKUZ YILDA KARANLIK ARTTI!
AKP iktidarı, iktidarını mutlaklaştırmak, ülkeyi daha büyük bir karanlığa sürüklemek, yağma ve talanı sürdürmek için yargı eliyle, ceza davalarıyla ülke tarihinin en haklı, en onurlu direnişlerinden biri olan, hemen tüm illerde milyonlarca yurttaşın katıldığı Gezi direnişini karalamak ve mahkum etmek istedi. İki kez beraat kararı verilmiş olmasına rağmen kararların bozulması ve yeniden açılan davanın karara bağlanmasıyla Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı çıktı.
Bu haklı ve onurlu direnişi paylaştığımız arkadaşlarımız için verilen kararlar hukuksuz ve dayanaksızdır. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz; arkadaşlarımız da Gezi kadar aktır, yanlarında olmaya devam edeceğiz.
GEZİ’den sonraki dokuz yılda ülkede OHAL kalıcı hale getirildi. Tek bir kişinin ağzından çıkan her sözün ferman kabul edilir hale geldiği, en temel özgürlüklerin dahi askıya alındığı bir düzene geçildi.
Bu düzenin muktedirleri, farklıkları zenginlik olarak gören, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, dışlamayan GEZİ’nin değerlerine, demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik talebine adeta savaş açtılar.
GEZİ’Yİ, hafızlardan silip atmak için olmadık yalanlara, iftiralara sığındılar.
12 gencimizin yaşamını yitirmesine, binlerce insanımızın yaralanmasına yol açanlar GEZİ’YE vandallık etiketi yapıştırmaya kalktılar.
FETÖ’den devralınan iddia-namelere sığınarak, kişi veya kurumlara mal edilemeyecek genişlikte ve zenginlikte çok önemli bir toplumsal direnişten gizli örgüt, darbe senaryosu çıkarmaya çalıştılar.
Milyonların eseri bir direnişi sahiplenen açıklamalarını, attıkları tweetleri ‘suç delili’ gibi gösterdikleri insanlar için ağırlaştırılmış müebbet cezası isteyecek kadar pervasızlaştılar. Beraat ile sonuçlanan her davadan sonra bile düşmanlaştırıcı, hukuk tanımayan açıklamalarına yenilerini eklemeye devam ettiler.
Üretime değil, betonlaşmaya, ranta dayalı, iğneden ipliğe dışarıya bağımlı hale getirerek çökerttikleri ekonominin faturasını bile GEZİ’YE bağladılar.
Ancak ne yaparlarsa yapsınlar milyonların eseri GEZİ’Yİ hafızlarımızdan silmeye, GEZİ’NİN değerlerini, ruhunu yok etmeye güçleri yetmedi.
Milyonların demokrasiye, adalete, özgürlüğe, insanca yaşamaya olan özlemi sürdükçe de yetmeyecek, GEZİ hep yaşayacak.
BUGÜN GEZİ’NİN DEĞERLERİNE DAHA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR!
Demokrasinin, adaletin, özgürlüklerin son kırıntılarının dahi rafa kaldırıldığı,
Kazdağlarından, Salda Gölü’ne, Kirazlıyayla’dan Olimpos’a , zeytinlik alanlarından çeşme yarımadasına uzanan doğa talanının hız kesmeden sürdüğü,
Toplumsal yaşamın her alanının Diyanet fetvaları ile yeniden şekillendirilmesinin hedeflendiği
Özgürlükten, demokrasiden, barıştan, yaşanabilir bir kent ve doğadan yana olan herkesin açlıkla, ölümle ve hapisle sınandığı,
Buna karşın katillerin hırsızlıların, yolsuzluk yapanların, tacizci ve tecavüzcülerin pandemi fırsatçılığı ile dışarı salındığı,
Sadece kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını değil, kamu hizmetlerinden yararlanan milyonlarca yurttaşın haklarını korumak için çalışan, emek meslek örgütleri üyelerinin sürgün gibi çağdışı cezalarla karşı karşıya bırakıldığı,
Günümüz koşullarında GEZİ’NİN değerlerine, dayanışmaya, birliğe, daha çok ihtiyacımız var.
GEZİ değerlerini kendi değerleri olarak gören emek demokrasi güçleri olarak, her geçen gün daha yakıcı hale gelen bu ihtiyaca cevap vermek için,
Eşitliğin, özgürlüğün, barışın, laikliğin, dayanışmanın, insanca yaşamın hakim olduğu bir ülke için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Gezi sürecinde aramızdan hunharca koparılan Berkin Elvan’ın, Ethem Sarısülük’ün, Ali İsmail Korkmaz’ın, Abdullah Cömert’in, Medeni Yıldırım’ın, Hasan Ferit’in, Ahmet Atakan’ın, Mehmet Ayvalıtaş’ın anıları önünde saygıya eğilirken;
Milyonların Demokrasi, Eşitlik, Adalet Mücadelesinin Eseri GEZİ’Yİ ve GEZİ TUTSAKLARINI bir kez daha selamlıyoruz!”






