14 Mart Tıp bayramı; 103 Yıl önce, İstanbul işgal altındayken, “İşgale hayır, yaşasın özgürlük.” diyen tıbbiyeli öğrencilerle, bir kısım hekimlerin armağanıdır. Bu tarih aynı zamanda “Tıphane-i Amire” ve “Cerrahhane-i Amire” adlı tıp okullarının açılış tarihidir ve Türkiye’de modern tıp eğitiminin başlangıcı olarak kabul edilir.
Yıl 2022, 14 Mart, yine İstanbul. Pandemi sonrası 3. Yılda hekimler Taksim’deki Atatürk Anıtı’na çelenk bırakmak isterler; izin verilmez. Valilik midir, Emniyet Müdürlüğü müdür, alanda görevlendirilen Emniyet Yetkilileri midir izin vermeyen ve nedendir bu engelleme, yasaklama bilinmez. Kendilerine gerekçeli açıklama yapılmayan hekim yurttaşlar, hem de Tıp Bayramı olarak yüz yılı aşkın süredir kutlanan bir günde, saygısızca itilip kakılırlar ve aralarındaki 89 yaşındaki emekli bir uzman hekim bu engelleme sırasında iteklenerek yere düşer..
Yürürlükteki anayasanın 26. maddesine göre: “ “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.”
Bu durumda, 14 Mart 2022 tarihinde, İstanbul’da on sağlık emekçisi kurumunun ortaklaşa yapmak istedikleri basın açıklaması öncesinde anıta çelenk bırakılmasının engellenmesi açıkça yasanın çiğnenmesi değil midir? Düşünce ve ifade özgürlüğünü bilerek, isteyerek engelleyenler, bu emri verenler, uygulayanlar kimlerdir? 89 Yaşındaki bir yurttaşı, bir hekimi yere düşürme, itme, azarlarcasına hakaret edercesine konuşma yetki ve cesaretini kim(ler)den almaktadırlar? İstanbul işgal altında mı, Cumhuriyet Anıtına çelenk bırakamıyorlar. Hekimler itiliyorlar, kakılıyorlar, yere düşürülüyorlar..
Hekimler ve sağlık çalışanları, özellikle de pandemi sürecinde büyük bir özveriyle halka karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirdiler, bu süreçte yaşamlarını yitirdiler, ailelerinden uzakta kaldılar, bedensel ve ruhsal olarak çok yıpranmalarına karşın görevlerini aksatmadılar.
Şimdi g(ö)revlerinin gereği haklarını istiyorlar, siyasal erke dertlerini, sorunlarını ve taleplerini aktarmak seslerini duyurmak istiyorlar.
Kınıyoruz, ayıplıyoruz, kabul etmiyoruz..
Kahrolsun faşizm!