Ses İzmir şube, İzmir Tabip Odası, İzmir Diş Hekimleri Odası, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İzmir Şube Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası İzmir Şube, Tüm Radyoloji Teknikerleri ve Teknisyenleri Derneği Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar’ın sendikal faaliyetlere karşı uyguladığı baskılara ve açığa almalara, SES İş Yeri Temsilcisi Günseli Uğur ve SES üyesi Arzu Sert hakkında verdiği uzaklaştırma kararına ilişkin Kemeraltı Çarşısı girişinde basın açıklaması yaptı.
Açıklama şöyle
“11 Mart 2020 Tarihi itibari ile yanlış sağlık politikaları sonucu sağlık çalışanlarını ve vatandaşlarımızı kaybettiğimiz, ölüm ve tükenmişlikle geç bir 1. yılını geride bırakıyoruz. Sağlık ve sosyal hizmet alanındaki emek ve meslek örgütleri olarak, halk sağlığı ve sağlık emekçilerinin sağlığı için pandemi sürecinde salgın yönetimi ve salgının kontrol altına alınabilmesi kızının kesilmesi ve en nihayetinde önlenebilmesi için, sürekli uyarı ve önerilerde bulunduk. Bu uyarı ve önerilerimizi, bilimsel verilere, istatistiklere, raporlar ve incelemelere dayandık. Sağlık hizmetlerinin sunumunda olduğu kadar, karar alma süreçlerinde de işin sahiplerinin örgütleri aracılığıyla salgının yönetilmesi aşamalarında bulunması gerektiğini dile getirdik. Ancak siyasi ve ekonomik kaygılarla yanlış kararlar almaya devam edildi. Bu yanlış kararlar ve alınması gerektiği halde alınmayan kararlar nedeniyle Covid-19 pandemisinde binlerce insanımızı, yüzlerce sağlık çalışanımızı kaybettik. Kayıplarımız maalesef bugün de devam etmektedir.
Sağlıkta dönüşüm ile sağlık sisteminde zaten mevcut olan aksaklıklar pandemi ile daha da hissedilir hale gelmiş ve bu durumun üstesinden sağlık çalışanlarının ekstra efor sarf etmesi ile gelinmeye çalışılmıştır. Pandemi döneminde sağlık çalışanları giderek daha zor koşullarda sağlık hizmeti sunmak zorunda kalmışlardır. Covid 19 pandemi sürecinde tüm sağlık çalışanları, fiziksel psikolojik ve mesleki olarak en zor süreci yaşamış, mobing artmış, şiddet devam etmiştir; sonuç olarak en fazla hastalanan vefat eden meslek grubu sağlık çalışanları olmuştur. 388 sağlık çalışanı hayatını kaybetmiştir. Bu süreçte 6 Sağlık çalışanı intihar etmiş, kreşlerin kapalı olmasından kaynaklı nöbete giderken çocuklarını komşusuna emanet eden hemşirenin iki çocuğu evde çıkan yangında hayatını kaybetmiştir.
Bunlara rağmen ülkemizde sağlık çalışanları salgından yeterince korunmamış, izin kullanmaları yasaklanarak dinlenme hakları ihlal edilmiş, istifaları yasaklanmış, emeklerinin karşılığı ödenmemiş, Covid-19 un meslek hastalığı sayılması konusunda ciddi direnç gösterilmiştir. Atama bekleyen binlerce sağlık çalışanı olmasına rağmen Bakanlık mevcut sağlık çalışanlarını ölümüne çalıştırmayı tercih etmiştir. Pandemiden çalışanları korumak için kronik hastalığı olan vb. kamu çalışanları idari izinli sayılırken, mesai saatleri kısaltılır ve dönüşümlü çalışmaya geçirirken sağlık çalışanları bu düzenlemelerden muaf tutulmuş, virüs riskine en fazla maruz kalan bu grup olmasına rağmen çalışma saatleri daha da uzatılmıştır. Gebelere 24 haftaya kadar izin verilmemiş, 24. haftadan sonra da çoğu yerde nöbetten muaf tutulmamış emzirme izinlerinin kullanımı konusunda da çeşitli zorluklarla karşılaşılmıştır.
Sosyal hizmet çalışanları 14 gün boyunca kurumlarından ayrılmayacak şekilde çalıştırılmış, ek ödemelerden ve aşılanmadan muaf tutulmuşlardır. Sosyal medyaya da yansıyan görüntülerden anlaşılmaktadır ki bu kadar yoğun çalıştırılan sağlık çalışanları için nitelikli yemek bile sağlanmamıştır.
Toplum Sağlığı ve sağlık emekçilerinin sağlığını tehdit eden tüm unsurlara karşı örgütlü duruşumuz ile ayakta kaldığımız, aşağı bakmadığımız bir süreçte, 9 Eylül Üniversitesi Rektörlüğü sendika temsilcisi Günseli Uğur ve sendika üyesi Arzu Serti açığa alarak, yine akıl almaz ve hukuk dışı bir karara imza atmıştır. Dokuz Eylül Üniversitesi rektörünün bu yaptığı ilk değil, daha önce de benzer hukuksuz, dayanıksız, akıl dışı baskı ve sürgünler ile sendikal faaliyeti durdurmaya yönelik yaptırımları olmuştu. Geçen yılın Haziran ayından itibaren 9 Eylül Hastanesinde sendikal faaliyetler kapsamında, sağlık emekçilerinin hak arama mücadelesi süreçlerinde birçok sendika, dernek ve sağlık meslek odalarının da ortak katılımı ile etkinliklerimiz önce hastane yönetimi tarafından daha sonra da pandemie koşulları gerekçesiyle eylem yasakları getirilmesi ile Hıfzısıhha Kurumu aracılığı ile engellenmiştir. Pandemi döneminde yaşanan; çalışan sağlığına ilişkin sorunlar, ek ödeme adaletsizliği vb. neticesinde, ek ödeme değil yoksulluk sınırının üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret, 3600 ek gösterge, yıpranma payı, güvenceli istihdam, 7/24 ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir kreş hakkı gibi temel taleplerle gerçekleştirdiğimiz basın açıklamalarında çeşitli boyutlarda soruşturma ve disiplin cezaları ile karşılaştık. Aynı sendikal faaliyetlerimiz nedeniyle birçok meslek grubundan pek çok kişiye kınama, 20’ye kesme gibi cezalar verildi. Bu cezaları itiraz edildiğinde itiraz reddedilerek kınama cezası onaylandı
Ağustos ayında işyeri Sendika temsilcisi olmasına rağmen Günseli hemşire hastanenin dışında, Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlı bir ASM’ de görevlendirme adı altında sürgün edildi. Pandeminin en yoğun dönemlerinde hastanelerde bu kadar eksik sağlık emekçisi varken bu sürgünün, tamamen keyfi bir şekilde karar verildiğini dile getirmiştik. Nitekim görevlendirilmenin iptaline ilişkin açılan davada; mahkeme tarafından 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 18. maddenin ikinci fıkrasına dayanarak “ kamu işvereni, sendika işyeri temsilcisi, sendika il ve ilçe temsilcisi ile sendika şube yöneticilerinin iş yerinin sebebini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe değiştirilemez” hükmü ile hukuka uyarlılık olmadığı ifade edilerek sürgün’ün iptaline karar verilmiş, 6 ay sonra keyfi uygulamaya son verilmiştir
Bugün gelinen noktada 5 Mart Cuma günü, Covid-19 nedeniyle kaybettiğimiz 388 sağlık emekçisi için, 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi yemekhanesinin içerisinde bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Akabinde açığa alınma kararı çok hızlı bir şekilde 8 Mart Pazartesi günü arkadaşlarımıza tebliğ edildi. 8 Mart tüm dünyada kadınların mücadele günü kabul edilen bir günde, iki kadın sağlık emekçisi sendikal faaliyetlerinden dolayı cezalandırılmak isteniyor olması durumu daha iyi gözler önüne seriyor. Açığa açığa alınma gerekçesi olarak, haklarında başlatılan soruşturmanın selameti açısından denmekte, fakat haklarında açılmış veya arkadaşlarımıza sözlü veya yazılı tebliğ edilmiş herhangi bir soruşturma bulunmamakla birlikte, sonradan açılacak bir soruşturmanın tedbiri olarak hangi neden ile arkadaşlarımızın açığa alındığı henüz beyan edilmemektedir. Bu karar hem hukuk nezdinde hem de sendikal mücadele açısından yok hükmündedir. Bu hukuk dışı kararlar ile bizlere baskı oluşturulmaya çalışmaları, kamuoyu önünde yaşananlardan dolayı zor duruma düşen üniversite rektörü, sorunları çözmek, diyalog kurmak yerine hakkını arayan emekçilere soruşturmalar başlatarak, sağlık emekçilerindeki huzursuzluğu artırmakta iş barışını bozmaktadır. Görüldüğü üzere soruşturmanın gerekçesi dahi olmadan cezalar vererek hukuksuz işler yapmakta, sendikaların üyelerine yönelik sendikal ve anayasal haklarını kullanmalarından kaynaklı olarak tehditlerde bulunarak suç işlemektedir. Pandemi ile mücadele sürecinde yitirdiğimiz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini anmak suç değildir.
Bir süredir Boğaziçi’de kayyum Rektör Melih Bulu ile yaratılmak istenen korku iklimi, İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar ile yaratılmak isteniyor. Tam bir partili rektör gibi davranarak üniversitelerimiz, bilim merkezlerimiz böyle akıl dışı kararlar ile yönetilemez!
Buradan uyarıyoruz derhal bu hatadan dönülmelidir. Pandemi ile mücadelenin en önündeki sağlık emekçilerine kulak verin. Salgın ile mücadelede özveri ile insanüstü bir çaba gösteren ve artık tükenmişlik yaşayan sağlık emekçilerinin motivasyonunu olumsuz etkileyen tüm uygulamalardan vazgeçip taleplerini karşılayın. Sendikal faaliyetlerinden dolayı sağlık emekçilerini cezalandırmak kabul edilebilir değil. Bu kararlar Sağlık emekçilerinin iş barışını ve huzurunu bozarak salgın ile mücadeleyi sekteye uğratmaktadır. Bir an önce bu hukuksuz işlemden vazgeçilerek, soruşturma ve açığa alma kararından vazgeçilmelidir.
Bilinmelidir ki benzer tutum devam ettiği sürece bizler, arkadaşlarımız işlerine geri dönene kadar yan yana durmaya, haklı ve meşru mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz”


