
İdlib de 33 asker yaşamını yitirdi. Onlarcası tedavi altında ve yoğun bakımda tedavi görüyor. Bu acı kayıp siyasi iktidarın, Suriye ve Libya’da dünyanın güçlü iki emperyalist devletinin rekabetçi kapışmasına, savaşa müdahil olması, silahlı birlikler bulundurması, üsler kurması ve savaş politikaları izlemesinin sonucudur.
TSK güçlerine saldırıyı, Rusya’nın yaptığı ancak bunu resmen üstlenmekten kaçındığı görülmektedir. Siyasi iktidar da bu saldırıdan Rusya’yı değil Suriye’yi sorumlu tutmayı tercih etmektedir. Rusya bu saldırıyı yaptığını resmen açıklamadı. Rusya Savunma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada “Saldırıyı Suriye Hava Kuvvetleri yaptı. Saldırıyı terör gruplarının olduğu yerlere yaptı ve TSK unsurları bunların arasında bulunuyordu” denmektedir. Geçtiğimiz günlerde de Esad iktidarı, Türkiye’nin gözlem noktalarından askerlerini çekmelerini ve Suriye topraklarını terk etmelerini istemişti.
Tüm bu çağrılara karşın siyasi iktidar, İdlib’de askerleri çekmeyip, gözlem noktalarında dinci-cihatçı örgütlerle birlikte hareket ederek Esad iktidarına karşı Suriye topraklarında savaşmaktadır. Siyasi iktidar Suriye hava sahasının kapatıldığı koşullarda, savaş politikalarını sürdürmektedir ve yaşanan ağır asker kayıpları bu ısrarın, bu politikanın sonucudur.
Siyasi iktidar, batı ülkelerini ve NATO’yu harekete geçirmeye çağırarak bölgeye müdahaleyi meşru görme, gösterme çabasındadır. Bu politikayla ABD ve Avrupalı emperyalist devletleri yanına çekip kalkan yapmayı ve savaşı büyütmeyi istemektedir. ABD ise Türkiye’yi Rusya ile karşı karşıya getirmeye, bu arada siyasi iktidarı ABD politikalarıyla uyum içerisinde Ortadoğu dizaynına uymaya zorlamaktadır.
AKP iktidarı savaş nedeniyle Suriye’den göç edenleri, HTŞ ve diğer cihatçı unsurlar da dahil, sınırlara göndererek savaşın yarattığı insanlık dramını da koz olarak kullanmaktadır. Sınır kapılarını açmayı, Avrupa ülkelerini göç tehdidi ile sıkıştırıp kendi politikalarını kabule zorlamaktadır
Siyasi iktidar savaş politikalarından geri çekilmelidir. Bölge halklarının ve halkımızın savaş politikalarından bir çıkarı yoktur. TSK Birliklerini Suriye topraklarından çekmelidir. Dinci-cihatçılarla ilişkilerini kesmelidir.
Türkiye’de bulunan bütün dinci-cihatçı örgütleri tasfiye etmelidir. Savaşın bir parçası olan göçmenleri pazarlık konusu yapmaktan vazgeçmeldir. Bölge ülkelerinden gelenlere mülteci statüsü verilmelidir. Başka bir ülkeye gitmek isteyen göçmenlere kapıları açık tutmalıdır.
Ülkemizde ve bölge ülkelerinde barış, özgürlük, demokrasiyi, kurmak, korumak, geliştirmek halkların kendi ellerindedir.