
25 Ocak 2020’de Resmi Gazete’de yayımlanan 2054 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Çeşme ve Urla’yı yapılaşmaya açacak Cumhurbaşkanlığı kararı, meslek, çevre örgütlerini ve siyasi partileri harekete geçirdi. İzmir’e Sahip çık platformu bileşenleri TMMOB il Koordinasyon kurulu, İzmir Tabib Odası, İzmir barosu, Egecep, İmece-der, TİHV, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, HDP temsilcilerinden oluşan sekiz kurum Bölge İdare Mahkemesine dilekçelerini vererek hukuki mücadeleyi başlattı.
Bölge idare mahkemesi önünde açıklama yapan meslek ve kitle örgütü temsilcileri ve CHP İzmir Milletvekili Kani beko mücadelede ararlılıklarını belirttiler ve yöre halkına da mücadele çağrısı yaptılar.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Melih Yalçın “Yarımada üzerinde, acele kamulaştırılma kararı alındı. Bu çok karşılaştığımız bir şey değil. Bizim bildiğimiz kadarıyla ilk kez yapılıyor. Alt yapısını çok önceden görüyorduk. Bu duruma karşı çıkmak adına 8 tane kurum acele kamulaştırılma konusunda danıştaya dava açtık. Bizim gördüğümüz şu; acele kamulaştırma ile vatandaşlarımızın uzun süredir sit alanı olan malına devlet tarafından el konulmuştur. Bu hukuksuz bir el koymadır. Biz buna izin vermeyeceğiz. Kamulaştırılma konusuna açtığımız dava sonrası, bölgenin turizm geliştirilme bölgesi olması konusunda ikinci davamızı da açacağız. Yarımada’yı kaybetmemek için mücadele edeceğiz. Kamulaştırma kararının hukuksuz bir el koymadır. Kamulaştırma kararı AKP iktidarının Yarımada üzerindeki rant projelerinin bir başlangıcı. Bundan sonra hızla adımlar atılacağını ve yavaş yavaş Yarımada’nın elimizden kaybolacağını düşünüyoruz. Bu nedenle davamızı açtık..Açıkça bir rant projesi olan , rantı bölge halkı ile değil, birtakım sermaye gruplarına sağlayacak olan hukuksuz kararı duduracaklarını” belirti.
İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Balcılar; “Yarımadanın ranta açılmasına karşıyız. Dolayısıyla bu konuda söz söyleme hakkımız var ve davamızı açtık. Acele kamulaştırma kararı sadece turizm teşvik bölgelerine ilişkin değil, devamında çevre hakkının ihlal edileceğini düşünüyoruz. Bunlara karşı çalışmalarımız devam edecek” dedi.
Egecep adına Av. Arif Ali Cangı, kararname ile sermayeye yeni rant alanları açan acele kamulaştırma kararına karşı mücadele edeceklerini vurguladı. “Acele kamulaştırma iptali için dava açıldı. Artık hükümetin uyguladığı rant politikalarının biran önce gerçekleşmesi açısından mülksüzleştirme, mülklerin şirketlere devri halini almış vaziyette. Buradaki de aynı şekilde. Burada da mülkiyetin el değiştirmesi söz konusu. bu başlı başına bir sorun. Yarım adaya yönelik ciddi yağmalama planları var. bu onun bir başlangıcı. Bu sebeple bu dava önemlidir. Diğer yandan oluşan toplumsal tepki, son derece önemli. Bunu sürdürmek gerekiyor. Çünkü kamuoyu gündeminden düştükten sonra sorun dava dosyalarına sıkışıp kaldıktan sonra o sorunu çözebilmek çok zorlaşıyor. Umarım bu duyarlılık devam eder ve başarırız!”
TTB Merkez Konsey Üyesi Mübeccel İlhan, “Devletlerin ya da iktidarların halk sağlığını önceleyen projeler yürütmesi gerekir. Ancak görüyoruz ki bugün bütün projelerde halk sağlığını bertaraf edilen bir uygulama var. Bu nedenle kararın halk sağlığına zararlı olduğunu düşünüyoruz. Çeşme ve Urla’da yürütülen durumun sağlık açısından ciddi sonuçları olacağını biliyoruz. Halk sağlığı bizim önceliğimizdir, bu iktidar sağlığa hem düşmandır hem de halk sağlığı zararlısıdır. Bu nedenle mücadele edeceğiz” dedi
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko ise, “1980 Faşist askeri darbesi döneminde Genel-İş Sendikasını binasına el konulduğunu ve Danıştayın binası olarak kullanıldığını” belirterek “Urla’daki Genel-İş’in arazisinin işçilere ait olduğunu ve acele kamulaştırmanın kabul edilemez..Aynı alanda Tayyip Erdoğan’ın dünürünün kaçak villaları var. Bu acele kamulaştırma o yüzden kabul edilebilecek bir şey değil. Burada yapılacak satışların tamamını Kanal İstanbul’a yatıracaklar. Bizler bu karara karşı tepkimizi hem yasal yollardan hem de demokratik eylemlilikle mücadele ederek göstereceğiz” diye konuştu.