İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri:Maraş’ta, 19 Aralık cezaevleri operasyonlarında ve Roboski’de katledilenleri andı.

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri,  Türkan saylan Kültür Merkezi önünde, Maraş’ta, 19 Aralık cezaevleri operasyonlarında ve Roboski’de  katledilenleri andı. “Rooski ve Maraş katliamlarını unutmadık unutturmayacağız” pankartı açan emek ve demokrasi güçleri  “Dersim Maraş Roboski unutulmaz hiçbiri”, “Roboskiyi unutma unutturma”,  “Faşizme karşı omuz omuza”,  sloganlarını attı.

Basın açıklamasını metnini  Eğitim-Sen 1 No’lu Şube Başkanı  Nazif Ceylan okudu. Açıklamanın metni şöyle:

“Değerli basın mensupları, kıymetli halkımız,

Aralık ayı geldiğinde bu ülkenin aydın, demokrat, yurtsever insanlarının yüzü ne yazık ki acıya boğuluyor. 26 Aralık 1978 Maraş Katliamı, adına ‘Hayata Dönüş’ dedikleri ancak 32 insanın yaşamdan koparıldığı 19 Aralık 2000 cezaevleri katliamı ve 2011 yılında gerçekleşen üç ayrı hava saldırısında 17’si çocuk 34 yoksul köylünün katledildiği Roboski Katliamı bu ülkenin acılarla dolu tarihindeki sayfalardan ne yazık ki bazıları…

Maraş ülke tarihinin en vahşi pogromlarından birisidir. Alevi ve devrimci/solcu halkın ev ev işaretlenerek, yalan propagandalarla gericilerin kışkırtılıp örgütlenerek en vahşi şekilde katliama giden yolun taşlarının tek tek nasıl döşendiğinin bir resmidir. Bu resimde en önemli unsur ise 7 gün boyunca süren katliama karşı güvenlik güçlerinin hiçbir etkili bir müdahalede bulunmaması ve Türkiye tarihinin utanç sayfalarından birinin yazılmış olması, katliamın arkasındaki güçlerin ise hiçbir zaman ortaya çıkarılmayarak, bugün de geçerli olan cezasızlık politikasının hüküm sürdüğü bir yargılama süreci yaşanmış olmasıdır.

19 Aralık’taki operasyonun adı her ne kadar ‘hayata dönüş’ olsa da silahsız ve savunmasız insanların katledildiği bir operasyonun ne kadar hayata dair olduğu bugüne kadar yanıtlanmadı. Televizyonlarda izletilen operasyon görüntülerine, tanıklıklara ve delillere rağmen bu operasyonun sorumluları ve uygulayıcıları hakkında hiçbir etkin soruşturma yürütülmedi, hatta aralarında devlet üstün hizmet madalyasına layık görülenler bile oldu. Yoğun kamuoyu baskısının da etkisiyle açılan davaların tümünde ise ya zamanaşımı ile düşme kararı verildi ya da sanıkların beraatine hükmedildi. Ne var ki insanları hayattan koparan ‘hayata dönüş’ operasyonu, toplumun hafızasından hiçbir zaman silinmedi.

28.12.2011’de, o bölgede yaygın olduğu kamu görevlileri dahil herkesçe bilinen şekilde, Irak’ın kuzeyinden getirdikleri mazot ve kaçak gıdaları taşıyan katırlarla sınırı geçtikleri sırada, 17’si çocuk 34 yurttaşımız, yaklaşık bir saat içinde üç ayrı hava saldırısında atılan bombalarla yaşamını yitirdi. Yetkililer Roboski olayında resmi özre gerek olmadığını belirterek, yaşamını yitirenlerin ailelerine tazminat ödemekle yetindiler. Ne etkin bir soruşturma yürütüldü ne de sorumlular yargılanabildi. Takipsizlik kararları ile 34 ölümün üzeri örtüldü.

Maraş’ta yaşanan olaylarda devlet katliam bittikten, daha doğrusu faşistlerin saldırılarının mahalle mahalle, ev ev direnilerek püskürtüldüğünün anlaşılmasından sonra müdahale etti. 19 Aralık operasyonlarını yapan doğrudan devletin kolluk güçleri oldu. Roboski’deki 34 yoksul köylü yine F-16’larla bombalanarak hayatını kaybetti. Bunca acı, bunca ölümün sorumluları ise hiçbir ceza almadı.

 

Değerli basın mensupları, kıymetli halkımız,

Aralık ayı ülke tarihinde derin yaralar bırakan 3 katliamın anmaları ile Dünya İnsan Hakları Günü’nün harmanlandığı trajik bir dönem… Ülkede başta yaşam hakkı olmak üzere en temel insan haklarının, özgürlüklerin ve demokrasinin bir şenlik, bir bayram havası içerisinde kutlanabildiği etkinlikler olmasını arzu ederken çok büyük 3 katliamda yaşamlarını yitirenleri anmak ülkenin insan hakları konusundaki seviyesini göstermektedir. Bu ülkede faşizm, sistematik ve kurumsal bir kimliğe sahiptir. Gerçekleştirdiği insanlık düşmanı eylemlerin hiçbirisinden yargılanmamak, bir teamül haline gelmiştir. Bırakın yargılanmayı, katliamlara katılanlar, örgütleyenler ödüllendirilmekte, terfiler almakta, görevlerini layıkıyla yerine getirmenin hediyeleriyle yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu ülkede faşizm daha doğmamış bebeklerin annelerinin karnından çıkartılıp katledilmesidir. Bu ülkede faşizm, insanların alevi, kürt veya devrimci oldukları için idam sehpalarında, sokak ortasında infazlarda, pogromlarda, kitlesel kıyımlarda veya bir baro başkanının canlı yayında, herkesin gözü önünde katledilmesidir. Bu ülkede faşizm, faşistlerin ve onları yönetenlerin eylemleri nedeniyle ceza almayacaklarını bildikleri için sistematik hale gelmiştir.

Ne var ki umut hala vardır. İnsanların etnik veya sınıfsal kökeni, cinsiyeti, dini, dili, rengi, siyasi görüşü, mezhebi, cinsel yönelimi nedeniyle düşmanlaştırılmadığı, katledilmediği bir ülke yaratmak bizlerin elindedir. Demokrasi, bağımsızlık ve özgürlük, bu ülke için hayal değildir. Bir avuç sömürücü azınlık ve onların artıklarıyla yaşayan faşist örgütlenmeler, halkın demokratik tepkisi karşısında yenilecektir. Barış, savaşa galip gelecektir. Özgürlük esarete, insanlık barbarlığa, demokrasi faşizme karşı zaferini bir gün mutlaka ilan edecektir. Bu ülkenin insanları bir gün mutlaka kardeşliğe, birlik ve dayanışmaya, bolluk ve refaha kavuşacaklardır. Gecelerinde aç yatılmayacak, bütün çocuklar şeker de yiyebilecektir. Bu güzel tablo ise ancak birlik, mücadele ve dayanışma ile elde edilebilecektir. Bağımsızlık, özgürlük ve demokrasi mücadelesi hiçbir zaman kısa soluklu olmamıştır. İnsan hakları, ancak can pahasına sürdürülen mücadeleler ile elde edilmiştir. Bizler katliamlara, faşizmin hiçbir çeşidine alışmayacak, halkımızı da alıştırmayacağız. Bunları normalleştirmeye çalışanlara karşı elbirliği ile mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu ülkede yeni Çorumların, Maraşların, Sivasların, 19 Aralıkların, Roboskilerin yaşanmasına izin vermeyeceğiz.

Bu duygu ve düşünceler ışığında Maraş’ta, 19 Aralık cezaevleri operasyonlarında ve Roboski’de yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor, anılarını mücadelemizde yaşatacağımızı bir kez daha vurguluyoruz.”

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.