İzmir Kadın Platformu; Yangın değil yoksulluk öldürdü. 25 Kasım saat 19.00 da Alsancak Gar önünde mücadelemizi birleştirelim..

İzmir Kadın Platformu,  Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde  “Yangın değil yoksulluk öldürdü. Hayatı elinden çalınan çocukların hesabını soracağız” pankartı açarak basın açıklaması yaptı.  Kadınlar, İzmir’in Selçuk ilçesinde hurdacılık yaparak çocuklarına bakmaya çalışan annenin hurda  parasını almak için evden ayrıldığı sırada çıkan yangında yaşamını yitiren beş çocuğu, siyasi iktidarın sermaye yanlısı politikaları ve yoksulluğun öldürdüğünü açıkladı.  AKP-MHP siyasi iktidarının  kadın cinayetleri ve tacizlerinin suç ortağı olduğunu ve siyasi iktidara karşı kadınları 25 Kasım’da mücadeleye çağırdı.  Kadınlar; “AKP elini çocuklardan çek”, “Yangın değil yoksulluk, kaza değil cinayet”, “Sermayeye değil çocuklara bütçe”, “Aileniz batsın çocuklar yaşasın”, “Diyanete değil çocuklara bütçe”, “Kadınlar işe çocuklar kreşe”, “Çocuk cinayetleri politiktir”, “Sermaye elini çocuklardan çek”,  “Korkmuyoruz susmuyoruz itaat etmiyoruz”,  sloganlarını attı.

Basın açıklamasının tam metni şöyle:

“YANGIN DEĞİL YOKSULLUK ÖLDÜRDÜ

Bir yaşındaki Aras Bulut, iki yaşındaki Masal Işık, üç yaşındaki Aslan Miraç, dört yaşındaki Funda Peri ve beş yaşındaki Fadime Nefes…

İzmir’in Selçuk ilçesinde hurdacılık yaparak çocuklarına bakmaya çalışan anne Melisa Akcan, hurda parasını almak için yaşadıkları baraka evden ayrıldığı sırada çıkan yangında yaşamını yitirdi.

Daha sorumlu bakanlık ve kurumlardan açıklama yapılmadan “aileye yardım yapıldı. çocukları devlet korumasına vermek istemediler” gibi haberler düştü ortalığa itiraf niteliğinde.

AKP Grup Sözcüsü Özlem Zengin meclis kürsüsünden utanmadan Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı tarafından ailenin 18 kez ziyaret edildiğini, 110 bin 705 lira, kaymakamlık üzerinden de 9 bin lira civarında, elektrik desteği verildiğini söyleyerek, “Aile tüm bunlara rağmen çocuklarına kendi bakmayı tercih etmiş. Kimsenin çocuğunu zorla alma kastı yok, öyle bir imkan da yok. Annenin de hayat tarzı…” diyerek tıpkı kadın cinayetlerinde olduğu gibi acılı anneyi hedefe koyabildi.

Yetmedi ölümlerin sebebini soranlara, açıklama isteyenlere “Her şeyi paraya bağlıyorsunuz” diye çıkışıp “altında başka sebepler var, onları da arka tarafta size izah edeyim” diyerek sermaye yanlısı politikalarının sonuçlarını gizlemeye, aileyi suçlamaya devam etti.

2021 Aralık-2024 Kasım tarihleri arasında en az 43 çocuk yangınlarda can verdi, onlarca çocuk yaralandı. Her facianın altından yoksulluk ve devletin sorumluluğunu yerine getirmediği gerçeği çıkmışken bu açıklamaları kabul etmiyoruz.

Çocukların ölümünün nedeni apaçık bir biçimde derin yoksullukken, ‘mesele para değil’ diyen, gelin arka tarafta konuşalım diyen Özlem Zengin’e buradan soruyoruz;

‘Sosyal yardım’ alırken hala yiyecek almak için hurdaya çıkmak zorunda kalan annenin çaresizliğine ‘yaşam tarzı’ demeye utanmıyor musunuz?

Madem bakanlıkta dahil, ilgili kurumların takibindeydi bu çocuklar neden öldü?

Yasalar, mevzuat ve uluslararası insan hakları sözleşmeleri, çocukların korunması için gereğinin yapılmasını söylüyor, örneğin Çocuk Koruma Kanunu’nda yer alan ‘Barınma Tedbiri’ maddesini neden uygulamadınız?

18 kere gittiğiniz evde yaşanamayacağını, çocukların ve annenin bu evde olmaması gerektiğini görmediniz mi?

Neden anneye çocuklarıyla beraber sağlıklı bir biçimde kalabilecekleri bir ev sağlamadınız?

Neden kadına güvenceli, gelir getirici bir iş sağlamadınız? Çocuklara ücretsiz bakım hizmeti sağlamadınız?

Verdiğinizi iddia ettiğiniz para, ki bunun da kamuda tasarruf tedbirleri kapsamında kesildiğini öğrendik, yoksulluk sınırının 70 binleri aştığı ülkemizde 5 çocuklu bir ailenin geçimine yeterli mi?

Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, kaymakamlık ve belediye dahil onca kurumun bilgisi, takibi, müdahalesi altında, yaşamını yitirdi bu çocuklar.

Eğitimden sağlığa, barınmadan beslenmeye çocukların her alandaki ihtiyaçları devlet tarafından göz ardı edildiği için can verdi.

Kadınlar olarak “arka tarafta değil” dosdoğru kamuoyuna açık yerde konuşuyoruz;

Sizin sermaye yanlısı politikalarınız yüzünden ölüyor çocuklar. Tasfiye ettiğiniz kamusal hizmetler yüzünden ölüyor. Kamu kreşlerini kapattığınız, sosyal devlet ilkesini sosyal yardıma onu da tarikat ve cemaatlere bağladığınız için ölüyor.

Siyasal çıkarlarınız için palazlandırdığınız tarikat cemaat yurtlarında yanarak ölüyor çocuklar, istismara uğruyor… Geleceksizlik yüzünden intihara sürükleniyor. Uyuşturucu ticaretinin merkezi haline getirdiğiniz ülkemizde çocuklar uyuşturucu bataklığına saplanıyor, taciz tecavüz istismara uğruyor, 13 yaşında çocuklar AİDS kapıyor, ölüyor.

Sermaye ve onun en çürümüş hali çetelere terk ettiğiniz sağlık sistemi içinde yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde can veriyor.

Sadece bunlar da değil sermayeye ucuz iş gücü devşirmek için dizayn edilen MESEM’ler aracılığıyla okulda olması gereken çocuklar tezgah başlarında can veriyor. 2023 Eylül – 2024 Ağustos döneminde en az 66 çocuk iş cinayetlerinde öldü. Ucuz işçilikte Avrupa’nın Çin’i konumuna getirdiğiniz ülkemizde 2 milyon çocuk işçi var.

TÜİK verilerine göre 7 milyon çocuk yoksulluk içinde yaşıyor, yani yaklaşık her üç çocuktan biri yoksul doğuyor. Bu çocuklardan 200 bini açlık sınırı altında yaşıyor.

Yani o çok övündüğünüz büyüme rakamları çocukları ve kadınları öldürüyor.

Siz halktan topladığınız vergileri, sermayeye teşvik, vergi indirimi muhafiyeti diye dağıttığınız, yap işlet devlet modelli otoyol, köprü ve hastanelerle peşkeş çektiğiniz, yandaş sermayenin borcunu bir gecede silerken, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamusal hizmetlere para ayırmadığınız için ölüyor.

Sadece 2024 yılında sermayeden 2 trilyon 210 milyar vergi alacağından vazgeçerken, “Kadının Güçlendirilmesi” başlığı altında bir kadına yıllık yaklaşık 139.3 TL günlük 38 kuruş ayırdığınız için ölüyor.

Kadınların taleplerine kulak tıkadığınız, sermayeye yeni işçi kuşakları devşirmek ve iktidarınızın bekası için o çok “kutsadığınız” aile içinde şiddet gördüğü için ölüyor. Şiddeti önlemek, şiddetten korumak yerine vaazlarla şiddetle yaşamaya mahkum bıraktığınız için ölüyor.

Bir yandan aileyi kutsallaştırıp, diğer yandan o çok kutsadığınız aileleri yoksulluğa sürüklediğiniz için, kadını sadece aile içinde tanımladığınız, ne kadar hakkı varsa hedefe koyduğunuz, 6284’ü uygulamadığınız gibi, Çocuk Koruma Kanununu da uygulamadığınız için ölüyor. Ailenin güçlendirilmesi safsatası tel tel dökülüyor. “Kadının yeri evi, görevi annelik, üç beş çocuk doğurun” sözlerinizin iki yüzlülüğü saçılıyor ortalığa acı bir şekilde.

Patronların ihracat rakamları büyüyor, sizin şatafatlı yaşamınız büyüyor, çocuklar, kadınlar, işçi ve emekçiler yoksullaşıyor, yaşam standardı küçülüyor. Artan yoksulluk özellikle kadın ve çocuklara şiddet olarak geri dönüyor.

Eğer kadınların her mahalleye her işyerine 7/24 ücretsiz kreş taleplerine kulak tıkamasaydınız, okullara bir öğün ücretsiz yemek taleplerini “aç çocuk yok” diye cevaplamasaydınız, güvenceli istihdam olanaklarını ortadan kaldırmasaydınız, eşit işe eşit ücret taleplerini görmezden gelmeseydiniz, liseli çocukları Mesem’ler aracılığıyla patronlara ucuz işgücü diye sunmasaydınız, sağlığı piyasaya açmasaydınız bu çocuklar ölmeyecekti. Sorumlu sizsiniz, yaratılan ölüm düzeni.

Ve biz kadınlar ve LGBTİ+lar, kadın ve çocuklara sunduğunuz yoksulluk, şiddet ve ölüm dolu bu yaşamı kabul etmiyoruz.

‘Bizim canımız sizin ölüm düzeninize feda olmayacak’

Yan yana durmaya, birbirimizden güç almaya, taleplerimiz için örgütlenmeye devam edeceğiz.

Buradan bir kez daha bütün kadınlara ve LGBTİ+lara sesleniyoruz;

25 Kasım’a gel mücadele en güvenli yer diyoruz.

Eşit, özgür, şiddetsiz, güvenli bir yaşam talebimizi garanti altına alacak olan tek şey örgütlü mücadeledir. Evde, işte, okulda, bulunduğumuz her yerde taleplerimiz için örgütlenelim, 25 Kasım Pazartesi günü saat 19.00’da Alsancak Gar önünde mücadelemizi birleştirelim.

İZMİR KADIN PLATFORMU”

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.