İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, 10 Ekim 2015 -Ankara Katliamında yaşamını yitirenleri andı.

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, 10 Ekim Ankara Katliamı’nın 9’uncu yılında  10 Ekim  Barış Anıtı önünde toplanarak  katliamda yaşamını yitirenleri andı.  Katılımcılar,  “10 Ekim’i unutma unutturma”, “Katil IŞİD işbirlikçi AKP”, ” Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, ” Yaşasın halkların kardeşliği”,  “Faşizme ölüm halka hürriyet”, “Katillerden hesabı emekçiler soracak” ve “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarını attı.  Anmaya, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri ve yaralı olarak kurtulanlar da katıldı.

10 Ekim katliamında ağır yaralanan ve  aylarca tedavi gören 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği İzmir Temsilcisi Mustafa Özdağ, “Katliamın 9’uncu yılında  yine buradayız. Kararlıyız, korkmuyoruz yılmadık ve vazgeçmeyeceğiz. Emek, demokrasi, özgürlük ve barışı avazımız çıktığı kadar haykırarak savunmaktan  vazgeçmeyeceğiz. Bu dava biz bitti demeden bitmeyecek. 10 Ekim, savaşa karşı barışın ve kardeşliğin savunulmasının adıdır” dedi.  Anmada katliamda yaşamını yitirenler anısına  saygı duruşunda bulunuldu ve  katledilenlerin isimleri  okundu.

Emek Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Zöhre Dalkıran okudu. Açıklamanın tam metni şöyle:

“Değerli dostlar,
Sevgili barış ve demokrasi savunucuları,
Bundan 9 yıl önce, 10 Ekim 2015’de temel bir insan hakkı olan barış hakkını
savunmak için, Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’da buluşma sözü veren binlerce
kişinin toplandığı Ankara Garı’nda iki IŞİD militanının bombalı saldırısı sonucu 103
dostumuz yaşamını yitirdi, yüzlercesi yaralandı.

O tarihte iç savaşın yaşandığı, kan ve gözyaşının hakim olduğu Suriye’de,
çatışmaların tarafı olan IŞİD yerine barışı hedef alan siyasi iktidar, sınırlarımızı IŞİD
militanlarının geçebileceği bir eleğe çevirirken, Rusya’nın bombardımanından kaçan
IŞİD üyesi katilleri askerin koruyuculuğunda güvenlikli yerlere taşırken neyi
amaçladığı çok açıktı. Suriye’nin emperyalist devletlerce işgal edildiği süreçte pay
almak, sınır güvenliğini korumak için önleyici tedbir adı altında Suriye’deki demokratik
güçleri ve kurdukları yapıları yok etmek.

Bombaların patladığı yer, Beştepe’ye 2.5 km, Emniyet Müdürlüğü’ne 2 km.
mesafedeydi ve binlerce kişinin miting için buluşacağı bölgede aramaların
yapıldığına, gerekli ve yeterli önlemlerin alındığına inanmamız beklendi. Katliamdan 9
yıl sonra geçtiğimiz haziran ayında örgüt üyesi olup yardım ve yataklık edenler
hakkında ceza kararı verildi. Türkiye’de yaşanan bu en büyük sivil katliamın
sonrasında, saldırganları sınırdan başkentin ortasına kadar getiren asıl failler ve
buna göz yumanlar, ihmali olanlar hiçbir zaman yargı önüne çıkarılmadı. Türkiye
tarihinin en fazla can kaybının yaşandığı bu saldırıda, polisin görevlerinin gereğini
yapmak yerine yaralılara yardım etmeye çalışan halka yönelik müdahaleleri ve
ambulansların alana girmesinin engellenmesi ve bu yüzden daha fazla sayıda
insanın ölmesi toplumun hafızasında canlılığını korumaktadır.

Firari sanıklar yakalanamadı. Ve yine bizlerin, barış ve demokrasi savunucularının,
adaletin tecelli ettiğine inanmamız bekleniyor. Kamu görevlilerinin saldırıdan önceki
ve saldırı sırasındaki kasıt ve ihmalleri hakkında hiçbir zaman etkin bir soruşturma
yürütülmedi. Katliamda yaşamını yitirenlerin, yaralananların, onların yakınlarının ve
bizlerin acılarını ve vicdanlarını tatmin edecek bir soruşturma, bir yargı süreci asla
yürütülmedi.

10 Ekim Ankara Garı Katliamı’nın gerçekleştiği süreçte, AKP iktidarının gücü ermeye
başlamış, siyasal iktidar Haziran 2015 seçimlerinden tek başına hükümeti kuracak
oyu sağlayamamış durumdaydı. Bir yandan istikşafi görüşmeler adı altında toplumu
oyalayan iktidar bir yandan da kazanacağı yeni bir seçimin zeminini hazırlıyordu. 5
Haziran 2015 Diyarbakır, 20 Temmuz 2015 Suruç ve 10 Ekim 2015 Ankara Garı
katliamları bu süreçte yaşandı. Türkiye’yi özgürlükler – güvenlik ikileminde güvenlik
yönünde tercih yapmaya zorlayan iktidar, Kasım 2015’de yapılan yeni seçimi kazandı
ve yaşanan saldırılar, bombalı eylemler bıçak gibi kesildi.

İlan ediyoruz ki; insanlığa karşı işlenen bu suçların faillerini gizleyenler, bu suçların
ortağıdır. İktidarını korumak için toplumu kaos ve şiddet sarmalına sürükleyenleri asla
unutmayacağız. Barış savunucusu dostlarımızın hayatlarından, acılarımızdan oy
devşirenleri asla affetmeyeceğiz.

Şu husus açıkça ortadadır ki; Ankara Garı Katliamı’nın hedefi demokrasi ve barıştır,
demokrasi ve barış talep edenlerdir. Hedef bizleriz. Tarih boyunca barışı ve
demokrasiyi savunanlara yönelik saldırılar barış ve demokrasiye olan talebi, umudu
ve mücadeleyi hiçbir zaman ve hiçbir şekilde yok edemedi, engelleyemedi.

10 Ekim 2015’de, Ankara Garı’nda yapılan saldırıda yitirdiğimiz canlar, yaralanan
dostlarımız, bize bu uğurda verilen mücadelenin bayrağını devrettiler. Bizim
görevimiz, gerici faşist saldırılar karşısında birlikte mücadele etmek, barışa ve
demokrasiye dair umudu diri tutmak, umudumuzu gerçekleştirmektir. Bu süreçte asla yılmayacağız, asla teslim olmayacağız.

Katliamda yaşamını yitiren canlarımızı bitmeyen bir özlemle ve sevgiyle anıyoruz.
Ölümü değil yaşamı, savaşı değil barışı savunuyoruz!”

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.