İzmir Kadın Platformu: Ne ekonomik ne politik baskılarınız kadınları yıldıramayacak!

İzmir kadın Platformu, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde  “NE EKONOMİK NE POLİTİK BASKILARINIZ KADINLARI YILDIRAMAYACAK” pankartı arkasında toplanarak, basın açıklaması yaptı.  Kadınlar “Kayyum gidecek biz kalacağız”,  “Savaşa hayır barış hemen şimdi”,  “Savaşa değil kadınlara bütçe”,  “Aileniz batsın kadınlar yaşasın”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, ” Zafer direnen emekçinin olacak”, “Erkek devlet şiddetine son”  sloganlarını attı.

Açıklamanın tam metni şöyle:

“NE EKONOMİK NE POLİTİK BASKILARINIZ

KADINLARI YILDIRAMAYACAK

31 Mart seçimlerinde yenilgiye uğrayan saray rejimi ve tek adam, baskıcı yasakçı, gerici, cinsiyetçi anti demokratik uygulamalarına her gün bir yenisini ekliyor.

Yumuşama ve normalleşme adı altındaki politikaların altından halk iradesinin gasp edilmesi, hukuksuzluk, polis şiddeti, işçi ve emekçilerin en çok da kadınların haklarının tırpanlanması, daha çok erkek devlet şiddeti ve daha çok sömürü çıkıyor.

İzmir’de Van halkının gasp edilen iradesine sahip çıkan aralarında yol arkadaşımız olan kadınlarında olduğu 16 kişi çıplak arama da dahil işkenceyle gözaltına alındı. İşkenceyi uygulayan polisler aynı tutumu mahkeme koridorlarında da devam ettirdi. Van kararını protesto etme hakkını engellediği için polise direnen kitlenin arasında olan 16 arkadaşımızdan 9’u tutuklandı.

Aynı tutum çevrenin ve doğanın talan edilmesine, kentin yağmalanmasına karşı milyonların sokaklara döküldüğü Gezi direnişinden yıllar sonra haksız hukuksuz tutuklamalarla devam etti. İnsanca yaşam, insani çalışma koşulları için yoksulluk sınırında ücretler başta olmak üzere talepleri için 1 Mayıs’ta alanlara çıkan ve Taksim’i özgürleştirmek için polis barikatlarına yüklenen emekçilere seri operasyonlar gerçekleştirildi.

Kobani Kumpas davasında HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ’a 30 yıl 3 ay, Selahattin Demirtaş’a 42 yıl hapis cezası verildi. 24 sanık hakkında farklı suçlamalarda toplamda 408 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Bu kararlar İŞID’ın safında yer alıp “Kobene düştü düşecek” diye sevinenler tarafından özellikle Kürt halkı başta olmak üzere barış ve demokrasi isteyen herkese verilmiştir.

Ancak işçi ve emekçilere, halk hareketlerine gözdağı olarak verilen cezalar iktidarın sonunu değiştirmeyecek. Kapitalist sömürücülere ve onların tek adam iktidarının uyguladığı, halkı biraz daha yoksullaştırıp işsizleştiren, kentleri yaşanamaz hale getiren politikalarına karşı ekmek, adalet, barış ve özgürlük için mücadeleyi büyüteceğiz!

Tıpkı Denizli’de maden şirketine karşı toprağını koruyan, 5 erkek güvenlik görevlisini darp ettiği gerekçesiyle para cezasına çarptırılan 75 yaşındaki Hatice Kocalar’ın dediği gibi korkmuyoruz, yılmıyoruz, susmuyoruz.

Kürt sorununu eşitlik temelinde, demokratik ve halkçı çözüm talebimizden vazgeçmiyoruz, hukuk garabetiyle, imha ve inkar politikalarıyla halkların ortak gelecek umudunu yok edemeyeceksiniz. Biz kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelemizde yan yana durmaya, birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.

uydurma gerekçelerle açılan soruşturmalarla Hakkari Belediyesi’ne kayyum atayarak yaptı. Kayyum kararı sadece Hakkâri halkının değil, tüm Türkiye halklarının iradesine yönelik bir saldırıdır. İrademizi gasp ettirmeyeceğiz. Kayyumların kadınlar ve kadın hakları için ne demek olduğunu biliyoruz. Bunu geçtiğimiz dönem kayyum atanan yüzlerce belediyeden, kapatılan onlarca kadın derneğinden biliyoruz. Belediyelerin sorumluluğu kapsamında olan şiddet önleme, izleme ve destek mekanizmalarının işlememesi, kadınları eşitlik temelinde güçlendirmek yerine aileye ve erkeğe daha bağımlı kılacak, evi iç angaryaya daha çok mahkum edecek sosyal politikaların devreye girmesinden biliyoruz.

Kazanımlarımızı ve haklarımızı gasp etmenize izin vermeyeceğiz. Kayyum gidecek biz kalacağız! Kayyum kararı geri alınana, gözaltına alınan Belediye Başkanı serbest bırakılana kadar mücadelemiz sürecek.

Tek adam, ekonomideki çöküş ve sıkıştıkları yerden çıkış yolunu içeride faşizan bir rejimi inşa etmekte ve dışarıda askeri operasyonlara girişmekte arıyor. Tüm bu hukuk garabetleriyle birlikte yeni Seferberlik ve Savaş Hâli Yönetmeliğiyle iç ve dış politikada daha agresif ve savaşçı bir tutumda karar kıldığını ilan ederek halkların barış ve demokrasi isteği yok sayılıyor…

Olası askeri müdahaleler ve yeni sınır ötesi operasyonlara kapı aralayan bu yönetmelik; tasarruf tedbirleri dışında tutulan savunma ve silah harcamalarıyla birlikte düşünüldüğünde başta Kürt halkı olmak üzere bölge halklarına zulüm, işçi ve emekçilere, kadınlara, gençlere, çocuklara ise daha çok ölüm, şiddet, yoksulluk ve sömürü olarak geri dönecek!

Biz kadınlar savaşta ısrar edenlere sesleniyoruz, barış demekten, halkların kardeşliği demekten asla vazgeçmeyeceğiz. Savaş değil barış, baskı- gözaltı-tutuklama değil eşitlik ve özgürlük, tasarruf değil insanca yaşam, silah tüccarlarına değil kadınlara bütçe istiyoruz.

Her fırsatta kadınların kazanılmış haklarına saldıran erkek egemen iktidar 9. Yargı paketiyle yeni bir hak gaspının daha peşinde!

Kadına yönelik şiddetle mücadelede etkin bir öneme sahip olan 6284, torba yasa içerisine konulan maddeler ile hedef alınıyor. İzmir’in artan kadın cinayetlerinin en yoğun olduğu ikinci il olma gerçekliğini görmezden gelen Aile Bakanı, kadına yönelik şiddeti değil boşanmayı sorun olarak görüyor. Aile Bakanlığı’nın ‘Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’ boşanmaların en yüksek olduğu İzmir’de kadını güçlendiren değil, aileyi güçlendiren pilot uygulamalar planlıyor. Defalarca çocuk istismarına af yasasını önümüze getirenler çocukları bahane ederek kadınların soyadı hakkı başta olmak üzere medeni haklarını hedefe koyuyor.

Kadınlarla ve kadın örgütleriyle ortaklaşarak yapılmayan hiçbir düzenlemeyi kabul etmiyoruz. 6284’ü uygulamak yerine hedef alan iktidara kadın örgütlülüğümüzle cevap vereceğiz.

Seferberlik Yasası, Kobani Kumpas davasında verilen ağır cezalar, Van ve 1 Mayıs direnişlerinde yapılan gözaltılar, On İkinci Kalkınma Planı, torba yasa, sokak hayvanlarının katledilmesine dair yasa teklifleri ile tüm halk/ doğa/hayvanlar sarayın hükmüne tabii tutuluyor.

Kentlerde hızla artan nüfus, bu nüfusa yeterli gelmeyen rantçı imar, afete dirençsiz yaşam alanları, tarihi ve kültürel alanların yok edilmesiyle yapılan barajlar, ranta/ sermayeye açılıp yok edilen doğa, kentsel dönüşüm adı altında yitirilen kent kültürü, gelir adaletsizliğinden dolayı yaşanan barınma, sağlık, eğitim sorunları, ekonomik sorunlarla boğulan halk, kadını aileye hapseden politikalar, çocuk istismarını cezasızlıkla onaylayan adaletsizlik, kadın direnişini gözaltılar/ çıplak aramalar/ baskılarla sindirme…

Biz kadınlar, hukuk garabeti yargı kararlarını ve anti demokratik uygulamaları da sağlığa erişimimizi daha da kısıtlayacak, eğitimdeki sorunlar yumağını daha da büyütecek, bizleri ev içi angaryaya daha çok hapsedecek, emeğimizi ucuzlatacak, çalışma yaşamını daha da esnekleştirecek, kadın işsizliğini artıracak her alanda eşitsizliği ve şiddeti büyütecek orta vadeli planı, 12. Kalkınma planını ve peşi sıra gelen kamuda tasarruf paketini ve kazanımlarımızı hedefe koyan 9. Yargı paketini de reddediyoruz.

Buradan tüm kadınlara sesleniyoruz; Tek adam iktidarının hukuksuzluğu, baskıları karşısında ekonomik, demokratik haklarımız için her zamankinden daha fazla birleşmeye ve mücadele etmeye ihtiyacımız var. Sömürü ve baskı politikalarına karşı işçilerin, emekçilerin, ezilen halk kesimlerinin kazanımlar elde etmesi, kadınların eşitlik ve özgürlük hakları için dayanışma ve örgütlülüğü güçlendirelim.

İzmir Kadın Platformu”

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.