Nurhak’ta yitirdiklerimiz anıldı.. Emperyalizme, faşizme ve siyonizme karşı mücadele çağrısı yapıldı..

31 Mayıs 1971’de Nurhak’ta katledilen devrimci hareketin önderlerinden Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan, Buca’da A. Özdoğan’ın mezarı başında anıldı.  Eski Buca Mezarlığı’ndaki anmaya Ailesi adına Caner Canlı,  Ege 78’liler Derneği, İmece Dostluk Dayanışma Derneği, Dostluk kültür Derneği, Emek Partisi İzmir İl Örgütü,  SYKP Parti Meclisi  üyesi Cavit Uğur,   ESP il Temsilcisi,  DEM  Parti Buca ilçe örgütü Temsilcisi, TİP Buca İlçe Örgütü Temsilcisi, Sol Parti Urla İlçe Örgütü Temsilcisi, Buca CHP İlçe Başkanı ve dönemin  ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü kurucularından  86 yaşındaki Bekir Kamuran Harputlu katıldı.  Anmada sık sık “Faşizme karşı omuz omuza”, “Faşizme ölüm halka hürriyet” , “katil İsrail Filistin’den defol”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganları atıldı.

Anma etkinliğinin  kolaylaştırıcı ve yönlendiriciliği  İmece-Der Başkanı  Günseli Kaya  yaptı. Günseli Kaya “çoban ateşleri yakılır, fabrikalarda, atölyelerde, dere başlarında direnişlerde,  Akbelen’de  ağaca sarılan bedenlerde, kömür madenlerinde her yerde… Çoban ateşleri yanacak, ülkenin çoğalacak dört bir köşesinde,. Çünkü yolumuzu aydınlatan güneşimiz, karanlıkta yön veren ışıklarımız var bizim..” diyerek katılımcıları Alpaslan Özdoğan’ın şahsında devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşamını yitirip ölümsüzleşenler için 1 dakikalık saygı duruşuna çağırdı..

 

 

Anmada  Alparslan Özdoğan’ın ailesi adına Caner Canlı,  Ege 78’liler Derneği, İmece Dostluk Dayanışma Derneği, Emek Partisi İzmir İl Örgütü,  Dostluk Kültür Derneği, İzmir 68’liler Platformu ‘nun ortak açıklamasını  Ege 78’liler Derneği’nden Temur Taşdemir okudu.  Ortak açıklama yapıldıktan sonra, kurumlar adına söz isteyenler  konuştu.  Emek Partisi İzmir İl örgütü adına  Emre Gökmen,  “Bizlere onlardan kalan en büyük şey kararlılıkları, iradeleri ve davalarına bağlılıkları oldu” dedi. Alpaslanların Denizlerin idam kararını engellemek üzere NATO üssünü basmak için çıktıkları yolda katledildiğini hatırlatan Gökmen, “Onları katlederek mücadeleyi sonlandıracaklarını sananlara cevabı mücadele ettiğimiz her alanda göstermeye devam ediyoruz” dedi .  Alpaslan Özdoğan’ın  mücadele arkadaşları  A. Tuncer Sümer ve Cengiz Baltacı’ nın ortak mesajını Günseli Kaya okudu. Alparslan Özdoğan’ın yakın arkadaşı  Oktay Kaynak katılımcıları selamladı ve 68’liler için yazdığı şiiri okudu.  SYKP Parti meclisi üyesi, Cavit Uğur Deniz Gezmiş’in idam sehpasındaki son sözlerindeki  “Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi”  ni hatırlatarak, günümüzde  Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesinin önemine değindi.  Nurhak’ta yitirdiklerimizi anma etkinliği sonrası  faşistler tarafından  1 Nisan 1977 de öldürülen  Lastik-İş sendikası üyesi işçi Avni Ece mezarı başında anıldı. Ardından 1993-95 Dönemi TÜMTİS İzmir Şube Başkanı Şahap Tunar’ın mezarı  ziyaret edildi ve karanfil bırakıldı.

 

Temur Taşdemir’in okuduğu ortak metnin tamamı şöyle:

“NURHAK SANA GÜNEŞ DOĞMAZ ,

Bundan 53yıl önceydi. Nurhak dağlarında üç devrimci katledildi: Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoğan.

Üniversite gençliğinin mücadelesinin yanı sıra işçilerin, yoksul köylülerin yaşam koşulları içinde mayalanan devrimci isyanın isimlerinden üç simgedir onlar! Ülkede işçilerden, emekçilerden yana hak ve özgürlük isteyen, sınıfsız, sömürüsüz bir toplumsal düzen, sosyalist bir sistem kurma idealini kuşanmış, faşizme karşı mücadelede sakınımsız üç devrim neferi..

Döneminde, başta Amerikan emperyalizmi olmak üzere kapitalist emperyalizmin dünya ölçeğindeki ulusları, halkları kendi pazarları haline getirmek için bölgesel ya da dünya ölçeğinde savaş çıkarmaktan sakınmayan, yer altı ve yer üstü kaynaklarını acımasızca sömüren, doğayı talan eden emperyal güçlere karşı mücadelenin önünde üç isim..

Unutturmak isteyenlere inat yine hatırlayalım: 12 Mart 1971 günü Genelkurmay Başkanı tarafından verilen muhtıra sonrasında ordu yönetime el koymuş, darbe yapılmış ve dönemin hükümeti istifa etmiş, altı ilde sıkıyönetim ilan edilmiş, DİSK ve TİP kapatılmıştı; faşizmin devrimciler üzerindeki baskısı, işçi ve emekçiler üzerindeki sömürü ve örgütsüzleştirme şiddeti yükselmekteydi.

31 Mayıs 1971 günü cezaevinde idam talebiyle yargılanmakta olan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını sağlamak için, THKO militanı 7 kişilik bir grup ABD Radar Üssü’nü basmaya karar verirler. Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesine bağlı İnekli Köyü civarında mola verdikleri bir sırada jandarma birlikleri tarafından kuşatılırlar ve teslim olmayıp birliklerle çatışmaya girdiler. Gruptan Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan çatışma sırasında katledilir, Mustafa Yalçıner ağır yaralanır, Hacı Tonak ise kaçamayarak yakalanır.

31 Mayıs 1971 Türkiye devrimci hareketinin bir dönüm noktası; sonraki yıllarda yaşayacakların devralacağı devrimci miras olur Nurhak. Nurhak’ta yaşananlar, sonraki yıllarda Kızıldere’de, darağaçlarında, ev baskınlarında-infazlarda faşizme karşı direnişin bayrağı olur.

Sinan, Kadir, Alpaslan.. Yirmili yaşlardaydılar; üçünün de ortak özelliği çok okumaları, araştırıcı ve sorgulayıcı olmalarıydı. Ne reformizm, ne de revizyonizmin kabına sığmayacak kadar atak ve ihtilalcidirler.

Devrimci düşüncelerini il, il, köy, köy, dolaşarak; bitmek bilmeyen bir sabır, yoğun bir heyecan ve devrime bağlılıkla anlatan üç devrimci.. 68 Kuşağı devrimcilerinin emperyalizmle uzlaşmayan, faşizme boyun eğmeyen öncülerinden. Halkların özgürlük ve kurtuluş mücadelesinde özverinin, devrimci kardeşliğin, dayanışmanın simgelerindendir onlar..

Yalnızca üniversite öğrencilerinin kitlesel mücadelelerinde, rektörlük işgallerinde değil, ODTÜ’de Commer’in arabasını yakarken, Kars’ın Susuz ilçesi köylülerinin kredi adaletsizliğini, toprak talebini dillendirirken, onlarla direnişi örerek birlikte yürürken; Ağrı’da işsizlik mitinginde; Muş’un Korkut ilçesinde ilkokul yapımında; Akhisar’da tütün mitinglerinde; Ankara’da TÖS eylemliliklerinde, ABD destekli İsrail’in işgaline karşı Filistin’de elde silahları savaşırken buluruz 68’li devrimcileri..

196o’lı yılların ikinci yarısında büyüyen ve yaygınlaşan işçi direnişlerinin baş destekçisidirler. (Ereğli Kömür işletmeleri Kozlu ve Dilaver , Asma Ocaklarındaki işçi direnişlerinde; 1969 yılında İst. Derby Lastik Fabrikası ve Singer fabrikası işçilerinin fabrika işgallerinde, 1970 Nisanında Sungurlar Kazan fabrikası işçilerinin işgal ve direnişinde; 15-16 haziran büyük işçi direnişinde; 13 Ekim 1970’de Gıslaved Lastik Fabrikası işçilerinin direnişinde) 1969 yılı 16 Şubatında(Kanlı Pazar) İstanbul’a gelen 6.Filoya karşı gösteri yapan işçi ve devrimcilere yönelik saldırılara karşı direnişte tanıdık onları..

THKO lu yedi kişilik grubu Malatya-Gölbaşı’nın İnekli köyü yakınlarında bir çoban görür onları. Militanlar aralarında kısa bir değerlendirme yapar sonra çobanı serbest bırakırlar; ancak yakındaki köy, çalışma yaptıkları ve devrimcilere yakın bir köy değildir ve serbest kalan çoban gördüklerini muhtara bildirir ve muhtar da jandarmaya ve bu katliamın habercisi olur. Kısa sürede etrafları sarılır, teslim olmazlar, kendilerini savunurlar ve Sinan, Kadir, Alpaslan katledilirler.

Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir 29 Mayısta kuşatıldıkları evde, siper yoldaşlarının katli haberini alınca devrimci öfkelerini kuşanmışken dillerindeki bağımsızlık ve özgürlük türküleri kurşun olur; Nurhak katliamından sonra 1 Haziran’da Hüseyin Cevahir de katledilecek, Mahir Çayan ağır yararlı olarak ele geçecektir. Bugün burada, Sinan, Alpaslan ve Kadir’in kimliğinde faşist saldırılara karşı direnen tüm devrimcileri, bağımsızlık, özgürlük, devrim ve sosyalizm uğruna ölüme gülümseyerek gidenleri, ölümsüzleşenleri saygıyla anıyoruz. Onları, devrimci duruşlarını, dayanışma ruhlarını, siper yoldaşlıklarını unutmayacak, unutturmayacağız. ”

Alparslan Özdoğan’ın yakın arkadaşları A. Tuncer  Sümer ve Cengiz Baltacı’nın açıklamasının tam metni şöyle:

“Sevgili Arkadaşlar;

Bugün 31 Mayıs. Aradan tam 53 yıl geçmiş. ‘Sarı Gerilla Alpaslan’ hala bugün de yüreğimizde yaşıyorlarsa artık ölümsüzleşmiş demektir…

Bugün 31 Mayıs. Aynı gün ve aynı saatlerde diğer yoldaşlarımız Sinan Cemgil ve Kadir Manga da ölümsüzleşmişlerdi. Her üçünü ve diğer tüm kaybettiğimiz DEVRİM şehitlerini de saygı ve özlemle anıyorum.

Alpaslan ile Filistin’de 4 ay eğitim gördük. Sonra Filistin Halkının İsrail faşizmine karşı saldırılarında ve sonrasında birlikte baskınlara katıldık. Alpaslan içimizde en çok baskına katılan bir kardeşimizdi ve toplam sekiz baskına katılmıştı. O zamanki Filistinli gerillalar bile Alpaslan’ın ne kadar yiğitçe savaştığını gelir bize anlatırlar ve yiğitçe ve cesurca davrandırdığı söylerlerdi.

İçimizde en cengâver olandı… Alpaslan Anlatmakla bitmez…

Sarışın, uzun boyu ve gülen yüzü ile hala gözümün önünde… Az konuşan ve her zaman gülümseyen bir yaklaşımla bize bakan bir dost ve kardeş olarak hatırlıyorum onu. Yasadığım süre de öyle kalacak hafızamda…

Daha sonra İstanbul’da banka soygunlarına katıldı. Bu eyleminde genellikle arabayı da kendisi kullanıyordu. Yoldaşları bankayı soyarken kendisi de arabanın başında ve kapıları açık bekliyordu. Soygundan sonra arkadaşlarını arabaya aldığı gibi hızla oradan uzaklaştığını biliyorum. Alpaslan’ın katıldığı banka soygunlarından eyleme katılan hiçbir arkadaşımız yakalanmadı.

Onda geçekten mangal gibi bir yürek vardı… Bunun altını çizerek söylüyoruz.

Bu banka eylemelerinden sonra bizim yanımıza, yani dağa geldi.

Nurhak’ta yanımıza geldiği zaman da onu gülümseyerek ve sevecenlikle karşılamıştık. Yine o da bizi aynı şekilde gülümseyerek karşılamış ve birbirimizi kucaklamıştık…

Bizim dağdaki ayakkabılarımız çoğunlukla ayaklarımıza uygun değildi. Alpaslan’ın da boyuna göre giydiği ayakkabısı küçük geliyordu. Ama hiçbir zaman şikâyet etmedi. Mola verdiğimizde o zamanlar hep ayaklarına masaj yaparken görürdük onu. Bizimle birlikte olduğu sürece büyük ayaklarına sığmayan küçük ayakkabılarından şikâyet ettiğini de duyan olmadı…

Devrimci fedakarlık, kahramanlık, her koşulda zorlukları yenme, devrime olan sonsuz inancı temsil ediyorlardı.

Filistin’de İsrail siyonizmine ve onun baş destekçisi ABD emperyalizmine karşı mücadele eden mermi sıkan bir kuşaktan geliyoruz. Bugün İsrail siyonizmi Filistin’de 40 bine yakın insanı kadınları çocukları bebeleri öldürdü. Gazze ve Refahta yerleşim yerlerini hastaneleri, çadır kampları yok etti. ABD emperyalizminin tüm işbirlikçisi siyasi iktidarlar halkları aldatmak için açıklamalar yapmaktan başka bir şey yapmıyorlar ve ikiyüzlü bir politika izliyorlar. Biz devrimciler, dün olduğu gibi bugünde ABD emperyalizmi başta olmak üzere emperyalizme (tekelci kapitalizme) ve siyonizme karşı mücadelemizi yükseltmeliyiz. Ülkemiz NATO’dan çıkmalı ve bütün ABD üsleri kapatılmalıdır. ABD ve tüm emperyalistler Ortadoğu’dan defolmalıdır. ABD emperyalizmine ve İsrail siyonizmine karşı mücadele bayrağını yükseltmeliyiz..

Söyleyecek sözümüz çok..

Bu nedenle başka konuşmacı arkadaşlara zaman bırakmak gerektiğini düşünüyoruz ve kısa kesiyoruz.

Ünümüzdeki yıl burada Alpaslan’la ve sizlerle beraber olmak düşüncesindeyiz. Bir aksilik olmazsa seneye birlikte olmak dileklerimizle hepinizi dostlukla selamlıyoruz.

TUNCER SÜMER /CENGİZ BALTACI”

 

 

 

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.