İzmir Kadın Platformu; Enkaz göçmen-yerli ayırmaz.Kadınların sesi kısılamaz. Diyanet elini çocuklardan çek..

İzmir Kadın Platformu Kemeraltı Çarşısı girişinde “Siz öldürürsünüz. Biz yaşatırız. Deprem bölgesindeki kadınlar yalnız değildir” pankartı açarak açıklama yaptı. Kadınlar, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Göçmen kadınlar yalnız değildir”, “OHAL değil dayanışma yaşatır”, “Diyanet elini çocuklardan çek” sloganlarını attı. Basın açıklamasını Didar Gül okudu.

Açıklama şöyle;

“Basına ve Kamuoyuna;
6 Şubat günü bir felakete gözlerimizi açtık. Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen 7.6 ve 7.7 şiddetindeki depremlerde başta Antakya, Maraş, Antep, Diyarbakır, Adıyaman ve Urfa olmak üzere 10 şehir kırk bine yakın insan ile yok oldu. Binlerce insan adeta katledildi! İmar afları ile sermaye-devlet işbirliğinin binlerce insanın katili olduğu ağır bir tablo ile karşı karşıyayız.

Yüzbinlerce insanın göçük altında kurtarılmayı beklediği saatler-günler boyunca “Devlet nerede?” sorusunu soran insanlar devrimcilerin, kadınların, gençlerin yani halkın kendi dayanışması ile bu felaketi aşmaya çalıştı. Devletin eliyle kentlerin sermayeye nasıl peşkeş çekildiğini çok acı bir tablo ile bir kere daha görmüş olduk. Yıllardır hepimizden topladıkları deprem vergilerine ne olduğunu bir kere daha soruyoruz. Utanmadan vergilerle yol yaptıklarını dile getiren devlet yetkililerine bir kere daha kağıt gibi dağılan o yolları gösteriyoruz!

Devlet vardı. Devlet, “yarım saat içerisinde AFAD’ı gönderiyoruz” diyerek ortadan kaybolan, insanları ölüme terkeden pratiğiyle vardı. Devlet, deprem bölgesinde OHAL ilan ederek vardı. Devlet, halkı “haysiyetsiz, namussuz, şerefsiz” küfürleriyle azarlayarak vardı. Devlet, AFAD’ın IBAN’ını duyurarak vardı. Devlet, nasıl uygulanacağı belli olmayan bir kararla üniversiteleri kapatıp öğrencileri yurtlardan kovarak vardı. Devlet, binlerce insanı göçe zorlayarak vardı. Mültecilere yönelik “yağmacı” yalanları ile hedef gösterirken, katlederken yine devlet oradaydı! Daha iki gün önce yardımları toplayan Hasankoca Cemevine Kayyum atandı ve toplanan yardımlara el kondu. Dayanışma ile götürmeye çalıştığımız yardımlara bile göz dikerek konumlandı devlet! Adıyaman’da yetkilileri eleştiren kadın sağlıkçının evine polis göndererek konumlandı! Devlet kayyum, şiddet, küfür, işkence ile oradaydı ve orada olmaya devam ediyor!

Bunları yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Bu felaketin içerisinde ise enkazın altından dayanışma ile çıkma mücadelemiz sürüyor.

Binlerce gönüllünün, STK’nın, belediyelerin, siyasi partilerin, kadın örgütlerinin dayanışması ile yaraları sarmaya çalıştığımız bir süreçten geçiyoruz. Hem öfkeli hem endişeliyiz.

Deprem bölgesinde annesini babasını kaybetmiş, kaybolmuş çocukların geleceği ile ilgili endişeliyiz! Bir kere daha gördük ki çocuk hakları ilk gözden çıkarılan şey oldu. Bu alanda yapılan çalışmaların yetersizliği ve bu alanda uzman kişi ve kurumlarla işbirliğinden uzak olunmasından kaynaklı endişeliyiz! Ve kararlıyız; hiçbir çocuğu tarikat ve cemaatlerinize vermeyeceğiz!

Yurtlardan bir gece vakti kovulan kadın öğrenciler için endişeliyiz! Ailesi ile yaşamayan, gidecek bir yeri olmayan binlerce kadın öğrencinin güvende olduğu alanları yaratamadığınız için endişeliyiz!

Eğitim hakkı gasp edilen gençler için endişeliyiz!

Deprem bölgesinde gerekli yardım gitmemesinden kaynaklı depremzedelerin yaşam koşullarından endişeliyiz!

Depremzede insanların sağlığından endişeliyiz! Deprem bölgesinde on binlerce gebe kadının sağlık hakkına erişiminin olamamasından endişeliyiz. Binlerce kadının menstrüel ihtiyaçları ve hijyenik koşullar sağlanamadığı için çıkabilecek hastalıklardan kaynaklı endişeliyiz!

Sığınma evlerinde kalan yüzlerce beki binlerce kadının akıbetinden endişeliyiz! Kadınların her türlü fiziksel ve cinsel saldırı ile karşı karşıya olduğu afet bölgesinde kadınların güvenliğinden endişeliyiz!

Ve öfkeliyiz! O binaları yapanlara da o binaların yapılmasına izin veren yetkililere de insanları ölüme terk eden devlete de insanları daha enkazlar kalkmadan işe çağıran, zorla çalıştıran bu kapitalist sistemin kendisine de öfkeliyiz!

Mültecileri işkenceler ile katleden bu iktidarın kendisine öfkeliyiz! İşkence görüntüleri ile mülteci düşmanlığının körüklenmesine, mültecilerin yaşam hakkının engellenmesine öfkeliyiz!

Buradan bir kere daha depremde evini, yurdunu kaybetmiş, yurtlarından bir gece vakti kovulan ve eğitim hakkı gasp edilen, henüz enkaz başında yakınlarından haber beklerken zorla çalıştırılan kadınlara sesleniyoruz; Biz kadınlar buradayız! Ve bu enkazı dayanışmamız kaldıracak!

Bu tabloyu fırsat bilen iktidar, başlattığı cadı avı ile İranlı ressam Terme’yi sınır dışı etme kararı aldı. Hem depremzede kadınların hem Terme’nin bulunduğumuz her yerde sesi olmaya devam edeceğiz!

Acilen OHAL’in kaldırılması ve seferberlik ilan edilmesi, depremzedelere insani koşulların sağlanması, sağlık hakkına erişimin hızla gerçekleştirilmesi, temel ihtiyaçların sağlanması, gerçekleştirilen dayanışma çalışmalarına yapılan engellemeler bir an önce son verilmesi, deprem bölgesinde kadınların güvenliğinin sağlanması, mobil tuvalet ve konteynerlerin yanı sıra kadınlara özel mobil tuvalet ve konteynerlerin hızlıca bölgeye gönderilmesi, güvenli kentler ile yaşam hakkımızın gözetilmesi ve yetkili-sorumlu olan herkesten hesap sorulması için soluksuz mücadele edecek ve dayanışmamızı büyüteceğiz.

Dayanışmayı büyütmek için İzmir Kadın Platformu olarak hem bölgedeki hem de bölgeden göç etmek zorunda bırakılan binlerce kadının ihtiyaçları karşılamak için bir kampanya başlattık. Bu kampanyayı büyütmek için tüm İzmirli kadınlara bir kere daha sesleniyoruz; gelin kadın dayanışmamızın en güçlü örneklerden birini birlikte yaratalım!

Yaşasın Kadın Dayanışmamız!

İzmir Kadın Platformu”

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.