Siyasi iktidar faşizmi tahkim etmek için bugünkü siyasi durumun yarattığı olanakları sermayenin sınıf çıkarları doğrultusunda harekete geçirerek, kamuoyunda ‘Dezenformasyon Yasası’ olarak bilinen, basın ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar getiren 40 maddelik yasa teklifini, kısmi değişikliklerle TBMM komisyonlarından geçirdi.
Siyasi iktidar, susturma ve sansür yasasını çarşamba günü Meclis Genel Kurulu’n dan da geçirmeye çalışacak.. Sanıyorlar ki “dezenformasyon” yasası çıkarak, gazetecileri, düşünürleri, yazarları , sanatçıları, işçi sınıfını, sosyalistleri, devrimci komünistleri, devrimcileri susturabilecekler..Heyhat! Bu ülkenin sosyalistleri, komünistleri, devrimcileri hiçbir dönem bağımsızlık, demokrasi ve özgürlükler konu olduğu zaman suskun kalmadılar. Düşüncelerini açıklamaktan imtina etmediler ve bundan böyle de etmeyecekler, açıklıkla ve netlikle düşüncelerini açıklamaktan geri durmayacaklar..
Siyasi iktidar, basın kanunu çıkarıyor, ama hiçbir gazetecinin, gazete yazarının, yazarın, aydının düşüncesini sormuyor…Adı Basın Kanunu ama basın mensuplarının görüşleri, önerileri alınmıyor, hazırlayanlar arasında basın örgütleri bulunmuyor.
Teklif birçok yönden basını zorlayıcı maddeler içerirken, 29. Madde ile Türk Ceza Yasası’na ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ maddesi eklenerek 6 yıl hapis cezasına varan yeni bir suç tanımı yapılıyor.
İzmir’de gazeteci örgütleri 21 Hazitan Salı günü TBMM’de görüşülecek dezenformasyon yasasına karşı Konak Hasan Tahsin anıtı önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklamaya İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri basın ve gazeteci örgütleri de katıldı. “Basın özgürse toplum özgürdür”, “Özgür basın susturulamaz”, “Faşizme karşı omuz omuza “, Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” sloganları atıldı ve açıklamayı İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi okudu
“Dezenformasyon Yasası’ olarak bilinen, basın, internet haberciliği ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar getiren 40 maddelik yasa teklifi, kısmi değişikliklerle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) komisyonlarında kabul edildi. Muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin, ‘sansür yasası’ olarak tanımladığı teklif, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek. Teklifin yasalaşması halinde Cumhuriyet tarihinin en ağır sansür ve oto-sansür mekanizmalarından birine yol açabileceğini ifade eden basın meslek örgütleri ve sendikaları, Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi İzmir’den de ses yükseltti. İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) öncülüğünde Konak’ta bulunan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Anıtı önünde yapılan basın açıklamasında; kentteki gazeteciler, meslek örgütleri ve sendikaların temsilcileri yer aldı. Söz konusu yasa teklifinin geri çekilmesi için çağrıda bulunulan açıklamayı İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi okurken, ‘Basın özgürse toplum özgürdür’, ‘Özgür basın susturulamaz’, ‘Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz’, sloganları atıldı.
Söz konusu kanun teklifi hazırlanırken, gazetecilerin ve örgütlerinin görüşünün alınmadığın dikkat İGC Başkanı Dilek Gappi, kanun teklifinin bir grup siyasetçi ve bürokrat tarafından kapalı kapılar ardında hazırlandığını ifade etti. Yasa teklifinin içeriğine dair açıklamalarda bulunan Gappi, “Bu yasanın içeriğinde; para cezaları, hapis cezası, kapatma, internet basınına ağır denetim ve basın kartı iptalleri ve ‘Dezenformasyon’ adı altında bağımsız haberciliğe sansür var. Bu yasaya göre; halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Failin, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde söz konusu ceza yarı oranında artırılacak. Yani diyorlar ki; kaynağın belli dahi olsa, eğer bilgi birileri tarafından keyfi olarak yanlış diye nitelendirilirse, bunu yayan yani gazeteci ya da vatandaş, iktidarın istemediği her kim ise doğrudan hapis cezasıyla cezalandırılacak. Özellikle seçim dönemi yaklaşırken; bu türden bir teklifin yasalaşacak olması, yaklaşan seçimlerin baskı altında yapılacağının işareti olur. Medyaya yönelik olarak öngörülen idari tedbirler arasında para cezası, reklam yasakları ve sosyal medya ağlarına bant daraltma yaptırımı da vardır. Yasa teklifinde, keyfiyete dayalı yazılı basının kapısına kilit vuracak maddeler vardır. Öyle ki Anadolu basını hiçe sayılmış, gözden çıkarılmıştır. Yaklaşık bin gazete, yaşam kaynağı olan resmi ilanları alamamakla ve kapanmakla karşı karşıya kalacaktır” dedi.
Gappi, “Bu yasa toplumsal bir oto-sansür dalgası yaratacaktır. Bu nedenle sadece gazetecilerin sorunu değil tüm toplumun sorunudur. Tüm toplumun ifade onurudur. Gazetecileri dinlemeden basın yasası yapılmaz dedik, öneriler verdik, itirazlar ettik ama dinlemediler, dinlemiyorlar. Ülkemizin en büyük basın meslek örgütleri olarak Türkiye’nin dört bir yanından milletin meclisine gideceğiz ve bu yasa teklifinin Anayasal güvence altına alınmış haber alma ve paylaşma hakkımızı ortadan kaldıracak yasa tasarısının acilen geri çekilmesi çağrısında bulunacağız” ifadelerini kullandı.
Söz konusu yasa teklifinin; temel insan haklarına, haberleşme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne aykırı olduğunun altını çizen Gappi, “Cumhuriyet tarihinin en ağır sansür ve oto-sansür mekanizmalarından birine yol açabileceği endişesiyle, “dezenformasyonla mücadeleyi” değil gazeteciliğe baskıyı artırmak üzere tasarlanan bu yasa teklifi Anayasa’nın basın ve ifade özgürlüğüne alenen aykırıdır. Bu yasa teklifinde gazeteciler yok, gazetecilerin görüşleri yok, basın özgürlüğü yok, tüm toplumu susturma, korkutma ve hapsetme vardır. Bu yasa teklifi ile yalnızca habere ve gazetecilere göz dağı verilmekle kalmamakta, halkın iletişim ve haber alma özgürlüğü de engellenmektedir. Bu yasa teklifi yasalaşırsa tüm Türkiye gözaltında olacaktır” …..
“Bu mesleğin kalbinden vurulmasına izin vermeyeceğiz” diyen Gappi, yasa teklifinin geri çekilmesi için çağrıda bulundu. Gappi, şunları söyledi: “Dünya Basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasından 149.olan Türkiye’nin daha ne kadar gerilemesini istiyorsunuz? 180’inci sıraya mı göz diktiniz? Haber sansür edilemez. Gerçekler susturulamaz. Bugün buradayız çünkü omuzlarımızda, yüreğimizde vebal var. Gerçekleri doğruları yazmanın bedelini canlarıyla ödeyerek yazan Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Necip Hablemitoğlu, Musa Anter, Metin Göktepe ve nice gazeteci ve düşünürler sadece ve sadece doğruları yazdıkları, söyledikleri için öldürüldüler. Hasan Tahsin’in bağımsızlık anlayışının meşalesini taşıyanlar biz gazeteciler haykırıyoruz; temel insan hak ve özgürlüklerine, uluslararası sözleşmelere ve Anayasa’ya aykırı olan, basın tarihine kara bir leke olacak bu teklifi çekin, gelin ülkemizin aydınlık demokratik geleceği için bu tarihi hatadan dönün ve siyasi emeller uğruna bağımsız haberciliğin üzerinden ellerinizi çekiniz.”
“Para cezaları, hapis cezası, kapatma, internet basınına ağır denetim ve basın kartı iptalleri ve dezenformasyon adı altında bağımsız haberciliğe sansür var. Dezenformasyon denilerek ‘Gerçeğe aykırı bir bilgiyi alenen yayanlara’ hapis cezasını öngören yeni bir suç tipi yaratılmak istenmektedir. Buna göre halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Yani diyorlar ki, kaynağın belli dahi olsa, eğer bilgi birileri tarafından keyfi olarak yanlış diye nitelendirilirse, bunu yayan yani gazeteci ya da vatandaş, iktidarın istemediği her kim ise doğrudan hapis cezasıyla cezalandırılacak”
“Bu türden bir teklifin yasalaşacak olması; yaklaşan seçimlerin baskı altında yapılacağının işareti olur. Medyaya yönelik olarak öngörülen idari tedbirler arasında para cezası, reklam yasakları ve sosyal medya ağlarına bant daraltma yaptırımı da vardır. Yasa teklifinde keyfiyete dayalı yazılı basının kapısına kilit vuracak maddeler vardır. Ayrıca bu yasa, toplumsal bir otosansür dalgası yaratacaktır. Bu nedenle sadece gazetecilerin değil tüm toplumun sorunudur. Tüm toplumun ifade onurudur..”
“Bugün burada da sesleniyoruz: Bu yasa temel insan haklarına, haberleşme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne aykırıdır. Yani Anayasa’ya aykırıdır. Bu yasa teklifi yasalaşırsa tüm Türkiye gözaltında olacaktı
“Bitirmeye çalışılan, adeta yok edilen, birine alıp diğerine satılan, kamu kaynaklarıyla oyun haline getirilmeye çalışılan bir mesleğin kalbinden vurulmasına izin vermeyeceğiz. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasından 149.olan Türkiye’nin daha ne kadar gerilemesini istiyorsunuz? 180’inci sıraya mı göz diktiniz? Haber sansür edilemez. Gerçekler susturulamaz. Bu yasayı teklif edenlere sormak istiyoruz. ‘Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra General olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar’ diyen Uğur Mumcu, o günün erklerine göre, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla yalan haber yapıyordu. Sizin onlardan ne farkınız var? Gerçekleri doğruları yazmanın bedelini canlarıyla ödeyerek yazan Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Necip Hablemito azdıkları, söyledikleri için öldürüldüler. Hasan Tahsin’in bağımsızlık anlayışının meşalesini taşıyanlar biz gazeteciler haykırıyoruz; Temel insan hak ve özgürlüklerine, Uluslararası sözleşmelere ve Anayasaya aykırı olan
basın tarihine kara bir leke olacak bu teklifi çekin. Gelin, ülkemizin aydınlık demokratik geleceği için bu tarihi hatadan dönün ve siyasi emeller uğruna bağımsız haberciliğin üzerinden elleriniz çekiniz..”
“Ülkemizin en büyük basın meslek örgütleri olarak Türkiye’nin dört bir yanından yarın milletin meclisine gideceğiz ve bu yasa teklifinin Anayasal güvence altına alınmış haber alma ve paylaşma hakkımızı ortadan kaldıracak yasa tasarısının acilen geri çekilmesi çağrısında bulunacağız” dedi.
Bizler düşünce- ifade, haber alma özgürlüğüne saldırı niteliğindeki bu yasa önerisinin anti demokratik ve kabul edilemez olduğunu düşünüyor, bu alandaki meslek örgütleri ve emek-demokrasi güçleriyle birlikte haklarımızı savunmaya, korumaya ve hatta geliştirmeye çalışacağımızı bir kez daha deklare ederiz.



