İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri: Ülke Tarihinde En Onurlu Halk Hareketlerindendir Gezi; Onurumuzdur. Bu Onuru Paylaştığımız Arkadaşlarımızın Yanındayız..

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Gezi parkı eylemleriyle ilgili davada verilen kararı protesto etmek için sokağa çıktı, açıklama yaptı.

Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde ‘Hepimiz Gezideydik! #Geziyi Savunuyoruz’ pankartı açan yüzlece kişi ve HDP İzmir Milletvekilleri Serpil Kemalbay ve Murat Çepni ile Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit de eyleme katıldı.  Eylemde  “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”,  “Gezi direnişi Onurumuzdur” , “ AKP gidecek gezi kalacak’, “AKP defol bu memleket bizim”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “Gezi’de düşene dövüşene bin selam”, “Faşizme Karşı omuz omuza”, “Faşizme ölüm halka hürriyet” sloganları atıldı. Açıklama  öncesi  Emek ve Demokrasi Güçleri adına Kesk Dönem Sözcüsü Necip Vardal  katılımcıları oturma eylemine çağırdı ve  Gezi Parkı eylemlerinde  katledilen sekiz canın isimlerini okudu ve saygı duruşu yapıldı.

Açıklamayı Disk Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı okudu.

“AKP iktidarı, iktidarını mutlaklaştırmak, ülkeyi daha büyük bir karanlığa sürüklemek, yağma ve talanı sürdürmek için yargı eliyle, ceza davalarıyla ülke tarihinin en haklı, en onurlu direnişlerinden biri olan, hemen tüm illerde milyonlarca yurttaşın katıldığı Gezi direnişini karalamak ve mahkum etmek istedi. İki kez beraat kararı verilmiş olmasına rağmen kararların bozulması ve yeniden açılan davanın bugün karara bağlanmasıyla Osman Kavala’ ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı çıktı.

Bu haklı ve onurlu direnişi paylaştığımız arkadaşlarımız için verilen kararlar hukuksuz ve dayanaksızdır. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz; arkadaşlarımız da Gezi kadar aktır, yanlarında olmaya devam edeceğiz.

Doğanın, doğal kaynakların yağma ve talanına, ülkeyi betona boğan, kamu kaynaklarını beşli çeteye peşkeş çeken politikalara karşı ekoloji mücadelesiydi Gezi;

Kamusal alanların, parkların yok edilmesine karşı kent hakkı mücadelesiydi Gezi;

Güvencesizliğe, geleceksizliğe, işsizliğe itilen, sefalet ücretlerine, açlığa mahkum edilen, sömürülen, yarınları, umutları çalınan emekçilerin haklı öfkesiydi Gezi;

Çalışırken ölmenin kader, fıtrat olmadığını haykırmanın, iş cinayetlerine karşı insanca çalışma koşullarını savunmanın mevzisi oldu Gezi.

Sokaklarda özgür ve korkusuz dolaşmak isteyen, emeği görünmez kılınan, değersizleştirilen, ekonomik, fiziksel, cinsel, psikolojik her tür şiddete karşı yaşamına, emeğine, bedenine sahip çıkan kadınların isyanıydı Gezi.

Hayatın her alanını iktidarın siyasal İslamcı ideolojisi doğrultusunda dizayn etme, dinselleştirme girişimlerine karşı yaşamı, laikliği savunmaktı Gezi.

Etnik köken, inanç, cinsiyet, cinsel yönelim temelli her tür ayrımcılığa, nefret söylemine inat bir arada barış içinde yaşayabilmenin imkanıydı Gezi.

Meclisler, forumlar aracılığıyla eşit özneler olmanın, kendimiz hakkındaki kararlara katılmanın, yurttaşlığın, eşit, özgür, dayanışmacı bir yaşamın deneyimlenmesiydi Gezi.

Hayalleri çalınmak istenen, kendilerine vaat edilen tek şeyin işsizlik, sömürü, eşitsizlik olduğu, kendisi olmasına izin verilmeyen, tarikat ve cemaatlerin eline itilen gençlerin orantısız mizahı ve zekasıydı Gezi;

Emekliliğinde insanca yaşamak isteyen emeklilerin tecrübesini, dayanışmasını kuşanıp saflara koşmasıydı Gezi…

Bugün uğrunda mücadele verdiğimiz her değerin AKP iktidarı tarafından yok edilmek istendiğini, bu kararın iktidarın kabusu haline gelen Gezi direnişine yönelik siyasi bir kinle ve talimatla alındığını biliyoruz. Ancak biliyoruz ki bu karar aynı zamanda demokrasi, eşitlik, özgürlük, laiklik, barış isteyen milyonlarca insana tam da seçim sathına girildiği bir dönemde verilen bir gözdağıdır aynı zamanda.

Bir kez daha altını çiziyoruz; Gezi direnişi kimsenin talimatıyla olmadı; Gezi direnişi, emekten, eşitlikten, özgürlükten, laiklikten, barıştan, demokrasiden yana olanların bu tahayyülü deneyimlediği kendiliğinden bir halk hareketiydi.

Gezi’de polislerin ve sivil faşistlerin şiddetiyle yaşamını yitiren tüm arkadaşlarımıza borcumuz bu karanlığa son vermek.

Biz uğrunda mücadele ettiğimiz değerlerin, hayatımızın en anlamlı ve onurlu günleri olan Gezi direnişinin arkasındayız; arkadaşlarımızın yanındayız.

Cemal Süreya’dan ödünç o dizelerle “Biz kırıldık, daha da kırılırız; kimse dokunamaz suçsuzluğumuza”!

Gezi, yepyeni bir hayatı filizlendirmek için kutup yıldızımız olmaya devam edecek; eşit ve özgür bir ülkeyi kendi ellerimizle kuracağız.

Bu daha başlangıç! “

Açıklamadan sonra İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, söz alarak, bu davada hukuktan söz etmek mümkün değildir, hukuk skandalıdır, siyasi bir karardır dedi. duruşmada meslektaşlarının  “Karanlığınıza asla teslim olmayacağız, mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” sözlerine dikkat çekti.

Berkin Elvan’ın Ali İsmail Korkmaz’ın, katillerini cezalandırmak yerine Gezi Parkı eylemlerinde yer alanlar cezalandırılarak Türkiye’de hukukun tükendiğinin bir kez daha ortaya konulduğunu belirten  Yücel, “Tek adam rejiminin bize getirdiği şey mahkeme kararlarıyla yurttaşı baskı altına almak onları devletin ceberut sopasıyla karşılaştırmaktır. İstiyorlar ki biz de susalım. Ama buradaki kalabalık Gezi’de olan dostlarımıza, şu an cezaevinde olanlara, düşenlere verilmiş sözümüzdür. Biz de Gezi’deydik, eğer Gezi suçsa becerebiliyorsanız bizi de yargılayın” dedi..

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.