1857’de Newyork’ta çalışma koşullarının iyileştirilmesi istemiyle yapılan grevde çıkan fabrika yangınında can veren 129 kadın işçinin anısına selam olsun! Selam olsun emeğin mücadelesine, eşitlik için ateşi çalmaya yola çıkıp meşale olan kadınlara!
Dünyada ve Türkiye’de mücadele tarihi boyunca hak ve özgürlükleri için, aydınlık, eşit bir yaşam için canlarını veren, fabrika önlerinde, akarsuların gözelerinde, jeotermalin, maden şirketlerinin verdiği zararlara karşı incir tarlalarında, zeytin alanlarında havasını, toprağını, ağaçlarını, suyunu koruyan, nöbet tutan; mücadele sonucu cezaevlerinde tutulan, onurları adına hala direnen, eşitlik, özgürlük isteyen, bu eşitsiz, adaletsiz sistemde erkeklerin katlettiği ve faillerinin cezasız bırakıldığı kız kardeşlerimizi saygıyla anıyor, selamlıyoruz.
8 Mart 2022’ye ne yazık ki Ortadoğu’dan Asya’ya kadar, hemen her yerde sıcak savaşlarla girilmektedir. Çökmeye yüz tutmuş kapitalizmi kurtarmak ve dünyayı yeniden paylaşmak isteyen emperyalistler, alçak politikalarını alenen silahlarla sürdürmekteler. Suriye’de Afganistan’da, en son Ukrayna’da savaş karşıtı çığlıklar atıp silah tekellerinin silah, mühimmat askeri araçlar satma yarışına girdikleri bir savaşı ne yazık ki izlemekteyiz. Nükleer savaşın tehdit ve şantaj olarak kullanıldığı, halkların birbirlerine düşmanlaştırıldığı, insanın, toprağın yaşam alanlarının yok edildiği koşullardayız.
Elbette bu savaşta , öncekilerde olduğu gibi önce kadınlar, çocuklar ve etnik, ulusal kökeni ne olursa olsun yoksullar vurulmakta, çaresiz bırakılmakta..
1977’den beri tüm dünyada, 1921’den beri Türkiye’de anılan 8 Mart’lar, ne bayram ne kutlamadır. Aksine, kadınların yaşam hakkı öncelikli olmak üzere haklı istemleri için, seslerini birlikte yükselttikleri mücadele, dayanışma günü olarak değerlendirilmektedir.
Geçmiş yıllarda utangaç, üstü örtülü yapılan, son yirmi yirmi beş yıldır açıktan, ülke nüfusunun yarısını, kadınları hedef alan bir yönetim anlayışı örümcek ağı gibi sardı ülkeyi. Kadınlar erkeğe, patrona, gerici geleneklere, kadın bedenini isabet alan fetvalara ve iktidarlara itaate zorlanmaktadır; toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sözel ve fiili uygulamayla körükleyen, yerleştiren zihniyet, tüm bunların sonucunda, kadına karşı artan her türlü şiddetten ve cezasız bıraktıkları cinayetlerden de sorumludur.
Cinsiyet, ırk, renk, dil, din, görüş, ulusal veya sosyal köken, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsüne dayalı olarak ayrımcılık yapılmasının önüne geçerek kadınların can ve mal güvenliğinin de güvencesi olan Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin geçersiz kılınması, bizim yetersiz bulduğumuz Medeni Yasa’nın güdükleştirilme çabaları, nafaka tartışmaları ile eğitim öğretimde anti laik uygulamalar at başı gitmektedir.
Yoksulluğa, işsizliğe, her alandaki eşitsizliğe, ev içi emeğin göz ardı edilerek sömürüsüne, çocuk, yaşlı bakımı gibi kamusal işlerin kadının sırtına yıkıldığı koşullarda yaşamaktayız. Yüzlerce yıldır işyerinde aynı işi aynı sürede yapan kadın ve erkeğe, kadın aleyhine eşitsiz ücret ödendiği, siyasette, ekonomide, yönetim mekanizmalarında kadının yok sayıldığı dönemleri yaşamaktayız. Kadının cinsel meta olarak erkeğe tapulu sayıldığı, her türden şiddete, tacize tecavüze uğradığı koşulları ve idari, yargısal, yönetsel uygulamanın bu duruma yol verdiği, etkin önlemler almadığı erkek egen sistemin acılarını yaşamaktayız. Cinsel kimliğinden, yöneliminden dolayı LGBT+i bireylerin nefret söylem ve cinayetlerine uğradığı günlerdeyiz yine.Savaşa, güvencesizliğe, esnek, kayıt dışı çalışmaya, krizin yüklerini ödemeye, evde tüm angarya işleri yapıp emeğimizin ücretlendirilmediği gibi görünmez kılındığı koşulları değiştiremedik.
Zamlara karşı, yaşam pahallılığına, yaşantımızın cehenneme çevrilmesine, erkek egemen şiddete, idari, adli pratiklere; kadın cinayetlerine, şiddetin her türüne HAYIR diyebilmek, özgürlük-eşitlik, ekmek için birleşerek dayanışarak mücadeleyi yükseltme görev ve sorumluluğu her zamankinden daha acil bir görevdir.
Ya boyun eğip kölece yaşamayı kabulleneceğiz ya ayağa kalkıp güçlerimizi birleştirerek mücadele edeceğiz, onurumuzla yaşayacağız. Gün sesimizi yükseltmek, gücümüzü ortaklaştırarak büyütmek günüdür. Biliyoruz, inanıyoruz kazananlar mücadele edenlerdir.
SAVAŞA HAYIR, İŞGALE SON!
KAYITDIŞI, ESNEK ÇALIŞMAYA, TAŞARONLUK SİSTEMİNE HAYIR!
EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET, İNSANCA YAŞAMA VE ÇALIŞMA KOŞULLARI İÇİN ÖRGÜTLÜLÜK-MÜCADELE!
KAHROLSUN ERKEK EGEMEN KAPİTALİST SİSTEM!
YENİ BİR DÜNYA MÜMKÜN!
YAŞASIN EŞİT, ÖZGÜR, SÖMÜRÜSÜZ BİR DÜNYA İÇİN BİRLEŞİK MÜCADELE!
İmece Dostluk Dayanışma Derneği/ 8 Mart 2022.
