İzmir’de Halkların Köprüsü Derneği, meslek ve hak örgütleri, siyasi partilerin içinde yer aldığı 42 örgüt Edirne’de donarak yaşamını yitiren mültecilerle ilgili Yunanistan konsolosluğu önünde basın açıklaması düzenledi.
Açıklamayı Hakların Köprüsü Derneği Genel Sekreteri Yusuf Ak okudu. Yusuf Ak açıklamanın aynı anda Yunanistan ve İspanya’da da yapıldığını söyledi.
“Sınırlardaki Şiddeti ve Geri Göndermeleri Durdurun! İnsanlığı Savunun!
Yunanistan’da, politik ve sosyo-ekonomik olan insanlık dışı koşullardan kaynaklı kendi ülkelerini terk etmeye zorlanan insanlar yüksek güvenlikli sınırlara, sınır şiddetine ırkçı ve mülteci düşmanı uygulamalara maruz kalmaktadırlar. Bizler geriye göndermeleri(PUSHBACKS), sınır şiddetini ve hareket halindeki insanları insanlıktan çıkartan bütün uygulamaların sonlanmasını talep ediyoruz. Buradan bir kez daha; her konuda insanlık onurunun, hayatın ve hareket özgürlüğünün bir hak olduğunu beyan ediyor; devletlerin ve sınırların zulümüne karşı yürütülen bütün bu mücadelelerle dayanışma içinde bulunduğumuzu haykırıyoruz.
GERİ GÖNDERMELER HAYATA, İNSANLIK ONURUNA VE HAKLARINA KARŞI İŞLENEN SİSTEMATİK ŞİDDET EYLEMLERİDİR VE YASADIŞIDIR!
Geri-göndermeler(PUSHBACKS), bir grup insanın ya da tekil bireylerin yasal süreç başlatma ya da sığınma başvurusunda bulunma fırsatı bulamadan bir bölgeden geri itilmesi ya da gayri resmi olarak sınır dışı edilmesidir. Bu Yunanistan ve diğer Avrupa ülkelerindeki göç düzeninin gayri resmi de olsa önemli bir parçası haline gelmiştir. Son yıllarda, Ege Denizini ve Meriç nehrini geçen onbinlerce insan Yunanistan’dan Türkiye’ye geri gönderilmiştir.
Geri-göndermeler, işkence ve ölüm riski bulunduran yasadışı faaliyetlerdir. Meriç Nehri’nin bulunduğu bölgede, nehirden zorla Türkiye’ye geri gönderilmeden önce; gözaltında çok ağır bir şekilde darpa uğrayan, aşağılanan, bütün kişisel eşyaları çalınan insanlar aynı zamanda gözaltı süreci boyunca aç susuz muameleye maruz kalmaktadırlar. Zira sınırı geçen ve ülkenin içlerine doğru ilerleyen insanlarda iç bölgelerden toplanmakta, polis tarafından sokaklardan veya kamplardan kaçırılmakta ve Türkiye’ye geri gönderilmektedirler.”….
“AVRUPA BİRLİĞİNİN SINIR REJİMİ KATLETMEKTEDİR!
Sınırlardaki silahlanma, örülen duvarlar ve gözetim teknolojileri AB tarafından finanse edilmektedir ve devletin, derin devletin şiddeti Avrupa’ya ulaşmaya çalışan insanları daha tehlikeli yollar izlemeye zorlamaktadır. Türk-Yunan sınırında binlerce insan katledilmiştir. Ege denizi Avrupa’ya ulaşmaya çalışan insanların mezarlığı haline gelmiştir. Sadece 2021 Aralığında denizde batan tekne ve botlardan kaynaklı 30 insan yaşamını yitirirken onlarcası hala kayıptır.
Bu ölümler kaza değil tersine AB sınır rejiminin Yunan Devletiyle beraber işlediği cinayet eylemleridir. Sınırların güvenliğinin arttılmasına yönelik siyasi söylemler ve devlet politikaları, göç edenleri insanları kriminalize etmekte, onları insanlıktan çıkartmakta, yaşanan istismarlara, hak ihlallerine ve can kayıplarına karşı bizleri kayıtsız bırakmaya çalışmaktadır. İnsanların savaştan, zulümden, yoksulluktan kaçtıklarını ve hayatta kalmak için AB sınırlarına girmeye çalıştıkları gerçeğini muğlaklaştırmaya çalışmaktadırlar. “Hareket halindeki insanlar”, devletlerin önlerine koyduğu engellere aldırmadan hareket özgürlüğü için mücadele etmeye devam edeceklerdir.
DENİZLERDE İNSAN HAYATLARI İÇİN VERİLEN MÜCADELE VE DAYANIŞMA SUÇ DEĞİLDİR!
Yunan Hükümeti sınırları geçmeye çalışan insanları kurtarmak için yapılan her türlü eylemi, “Yasadışı göçleri kolaylaştırdığı veya teşvik ettiği” şeklindeki sağcı safsatalarla karalamakta, insan hayatı için gösterilen dayanışma kaçakçılık ve casusluk yaftasıyla hedef alınmaktadır.
Zülümle, sömürüyle ve savaşla harap edilen bir dünyada özgürlük, dayanışma ve insanlık onuru için mücadele edenlerle birlikte her daim yan yana duracağımızı belirtmekteyiz.
GERİ GÖNDERMELER VE SINIR ŞİDDETİ REJİMLERİ DERHAL DURDURULMADIR!
İspanya’nın Ceuta ve Melilla bölgelerinden Orta Akdeniz’e, Fransız-İtalyan sınırından Balkanlar’a, Yunanistan’daki durum “hareket halindeki insanlara” karşı AB’nin yürüttüğü daha geniş bir geri gönderme ve devlet şiddeti kampanyasının sadece bir parçasıdır. 6 Şubat’taki eylemlilikler, göç mağdurları ve onların aileleri için hakikat, adalet ve tazminat talep eden Küresel Mücadele Günü’nün bir parçasıdır. Gün boyunca, Avrupa’da ve ötesinde protestolar ve “Anma Eylemlilikleri” gerçekleşecektir.
AB sınırlarında barbarlıkla karşı karşıya kalan herkes yerliler ve mülteciler; hayat, haysiyet ve özgürlük için hep birlikte ayağa kalkmaktan başka bir yol yoktur!”
Halkların Köprüsü Derneği, An-Yakay Der, Demokratik Alevi Derneği, DBP İzmir İl Örgütü, Dikili Kadın Platformu, Emek Partisi, Göç İzleme Platformu, HDP İzmir İl Örgütü, Hepimiz Göçmeniz Irkçılığa Hayır Platformu, Kar Değil Yaşam İnsiyatifi, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, HDK Göç ve Mülteciler Meclisi, HDK İzmir İl Meclisi, İMECE-Der, İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, İzmir Alevi Bektaşi Federasyonu Bileşenleri, İzmir Barosu, İzmir Dersim Derneği, İzmir Halk Evleri, İzmir Müzisyenler Derneği, Kadınlar Birlikte Güçlü İzmir, KESK İzmir Şubeler Platformu, Kesk İzmir Kadın Meclisi, Medya-Der, Mor Dayanışma, Mülteci Dayanışma Platformu, Mülteci Medyası, Özgür Baretliler, Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği,SYKP İzmir İl Örgütü, TJA, TİHV İzmir Temsilciliği, SES, Yaşamak Derneği, Yeni Demokrat Kadın, Yeryüzü Dayanışma Insiyatifi, Yeşil ve Sol Gelecek Partisi İzmir İl Örgütü, Genç LGBTİ+ Derneği, HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonu, Yaşam Hakları Derneği, Göç İzleme Derneği
