İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Hrant Dink’in katledilişinin 15. yıldönümünde Türkan Saylan Kültür Merkezinin önünde anma düzenledi. Emek ve Demokrasi Güçleri “15 eksik yıl her yerdesin Ahparig” yazılı pankart arkasında toplanarak sık sık, “Faşizme inat kardeşimsin Hrant” “Faşizme karşı Omuz omuza”, “Hepimiz Hrantız hepimiz Ermeniyiz”, “Hrantı unutma unutturma”, “Yaşasın halkların eşitliği”, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganlarını attı. Hrant Dink başta olmak üzere özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşu yapıldı.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına açıklamayı Disk Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı yaptı. Açıklama şöyle;
“15 yıl önce Agos Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni olan Hrant Dink, uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
Tüm katliamlara, büyük acılara, sürgünlere, yıkımlara rağmen, halkların eşitliğine ve kardeşliğine inanan, bir sosyalist olarak eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesine hayatını adayan Hrant Dink, 15 yıl önce bugün, katledildi, aramızdan alındı!. Irkçı ve şoven, insanlık düşmanı zihniyetin yönlendirmesiyle, güpegündüz, yıllardır emek verdiği Agos gazetesinin kapısının önünde onca kamera, onca göz, onca görgü tanığının önünde.
Hrant Dink, iyi bir gazeteci olmanın yanında, ülkesine sevdalı bir aydındı. Yaşamı boyunca bu topraklarda barışın ve kardeşliğin yerleşmesi; halkın haber alma hakkı, ifade ve basın özgürlüğü için mücadele etti. Barış ve özgürlüklerin düşmanı olan odakların elbirliği ile 19 Ocak 2007 günü düzenlediği suikastta bir tetikçinin silahından çıkan kurşunlarla hunharca katledildi.
Ogün Samast sadece tetiği çeken eldi. Hrant’ın asıl katili; kendisi gibi olmayana, ona itaat etmeyene yaşam hakkı tanımayan karanlık zihniyettir. Bataklıktan sıçrayan çamur parçalarına odaklanmaktan ziyade bataklıkla mücadele edilmelidir.
Tetikçi, devletin kolluk güçleriyle kutlama yaparken, işbirlikçi tembihlenmiş olarak yakalandı. Arkasındaki güçler ‘devlet sırrı’ sayılarak korundu, deliller karartılıp, gerçekler gizlendi. Gerçek suçluların açığa çıkarılmasının ve yargılanmasının engellendiği dava sürecinde verilen karar, Türkiye’nin sicili son derece bozuk olan demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Hrant Dink’in dediği gibi ‘Biz yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanlardanız’! Tam da bu nedenle tüm Türkiye halkları gibi biz de ‘Hepimiz Hrant‘ız, Hepimiz Ermeni‘yiz’ diyerek bu katliamın karşısına dikiliyoruz!
Ne yazık ki, Türkiye’nin yakın tarihindeki gazeteci ve aydınlara yapılan suikastlar gibi, Hrant Dink cinayeti de aradan geçen 15 yılda tam olarak aydınlatılamadı. Cinayeti planlayan perde arkasındakiler tam olarak ortaya çıkarılmadı ve hesap sorulmadı.
Her kesim, her canlının yaşam hakkına saygılı, çok dilli, çok kültürlü, çok renkli bir toplum olarak yaşamak istiyoruz. O, nisyan ile malul bu toplumun geçmişiyle yüzleşmesini, yaşanan acıların görülmesini istiyordu. Ve o acıların bir daha asla yaşanmaması için de kendisi dahil, bu topraklarda yaşayan herkesin etnik kökenine, diline, inanç ve kültürüne, cinsiyetine ve cinsel yönelimine bakılmaksızın eşit yurttaşlar olarak tanınmasını; tekçilik üzerine inşa edilmiş cumhuriyetin demokratikleşmesini istiyordu. Bu nedenle ırkçıların ve faşistlerin hedefi oldu. “
