İzmir’de Öğrenci Kolektifleri ve Üniversiteli Feminist Kolektif; temel hak ve özgürlüklerimizi çiğneyerek ve zor yöntemlerinizle bizleri susturamayacaksınız.

Öğrenci Kolektifleri ve Üniversiteli Feminist Kolektif   Eğitim-Sen  3  No’lu Şube’de bir basın toplantısı düzenledi.

Öğrenciler  kendilerinin, AKP’li faşist polis olmadığını iddia eden kişiler tarafından  ajanlaştırılmak istendiklerini,  taciz edildiklerini ; ailelerinin aranarak  ” çocuklarınızın nerede, ne yaptığını biliyoruz” denilerek tedirgin edildiklerini, güvenliklerine ilişkin ailelerde kaygı yaratıldığını  açıkladılar.

Öğrencilerin temel hak ve özgürlüklerini  kullanmaları engellerle karşılaşmakta,  yasaklanmak istenmektedir. Kişilik hakları, can güvenliği ve temel  özgürlükleri ihlal edilmektedir. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ihlallerinden kentin mülki ve adli merciileri, İzmir Valiliği ve İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün sorumlu olduğu açıktır.

Öğrencilerin yaptığı açıklama şöyle:

“Aylardır bizleri ekonomik krize sürükleyen iktidar; içerisinden çıkamadığı, kendini meşrulaştıramadığı süreci geçici çözümlerle, ırkçı saldırılar ile aşmaya çalışıyor. Fakat artık bu yöntemleri de işlemiyor. Oluşabilecek herhangi bir isyana dair derin bir korkusu olan iktidar, bu korkusunun sonucu olarak çözümün sokakta olduğunu gösteren, dillendiren feministlere, sosyalistlere saldırıyor.

Bu saldırılardan biri de iktidarın maşası İzmir Emniyeti tarafından gerçekleştirildi. Birkaç gün önce arkadaşlarımızın önü polis kimliği gösteren kişiler tarafından kesildi. Kendilerinin Akpli-faşist polis olmadığını söyleyen kişiler, arkadaşlarımıza ajanlaştırma girişiminde bulunmuştur. Daha sonra “sana son bir şans vermek istiyorum” mesajları ile arkadaşlarımızı taciz etmeye devam etmiştir. Aynı özel telefon numarası ile arkadaşlarımızın aileleri aranmış, ailelerimiz ile katıldığımız eylem görüntüleri paylaşılmış, “şu an nerede ne yaptığını biliyoruz” şeklinde ailelerimiz tehdit edilmiştir.

Mücadele tarihimiz boyunca sıkça karşılaştığımız ve şu anda da devam eden ajanlaştırma politikaları, devrimcileri sindirme, hedef gösterme ve türlü yıldırma politikaları, gençliğin faşizme karşı inatçı ve örgütlü mücadelesini büyütmekten başka bir duruma sonuç vermedi vermeyecek. Bizler devletin ve onun maşaları olan resmi-sivil faşist çetelerin bu ucuz hamlelerine karşı örgütlü gücümüzle alanlarda olmaya devam edeceğiz.

Üniversitelere atadıkları kayyumlarla kadın ve LGBTİ+ klüplerini kapatan, bizleri geleceksizlik ve işsizlik ile baş başa bırakan, pandemi sürecini yönetemeyen, İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek kadınların ve LGBTİ+ların yaşam haklarına saldıran AKP’nin bu politikalarına karşı sokakları, kampüsleri, meydanları dolduran ve hedef alınan üniversiteliler olarak Özerk demokratik Feminist üniversiteyi savunan, kayyumlara, kadın ve LGBTİ+düşmanlarına direnen, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan, nefrete inat yaşasın hayat diyen biz üniversiteliler buradayız.

Ayrıca, “İnsan hakları derneğine gidiyorlar, bize bir şey olmaz, onların başı yanar” cümlelerinden de biliyoruz sırtlarını dayadıkları faşist iktidardan aldıkları geçici güç ile böyle rahat olduklarını. Ancak gün geçtiğinde sığındıkları limanlar devrimciler tarafından alaşağı edildiğinde o zaman kimlere neler olacağını bizler biliyoruz

Buradan İçişleri Bakanlığı’na, İzmir Valiliği’ne ve bizleri bu ucuz yöntemlerle sindirebileceğini sanan polislere bir kez daha söylüyoruz; Bizleri takibe alarak, gözaltı veya tutuklamalarla, hedef göstermeye çalışarak sindiremezsiniz. Devrimci gençliğin sesini yükseltmesine türlü yöntemlerle mani olamadınız, olamayacaksınız da! Devlet karşımıza hangi politikayla çıkarsa çıksın, saldırılarını ne kadar artırırsa artırırsın karşısında tarihini geçmişten ve bitmeyen mücadelesinden alan örgütlü bir devrimci gençlik var.

Bizlerle dayanışma gösteren Halkevleri, Kadın Savunma Ağı, SGDF, Kaldıraç, öğrenci İnisiyatifi, YDG, İHD, TIP, İMECE-DER ve  Egitim-Sen 3 No’lu şube’ye  teşekkür ederiz.”

 

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.